Billie Eilish, yeni albümü “Hit Me Hard And Soft”ta yetişkin olmanın getirdiği problemlerle kendi tarzında yüzleşiyor.
Billie Eilish okula gitmedi. Kardeşiyle birlikte öğretmen annesi tarafından evde eğitildiler. Şarkılarını evde besteledi ve kaydetti (ilk bestesini televizyonda izlediği “The Walking Dead”den etkilenerek zombiler üzerine bestelediğinde 11 yaşındaydı.) Kardeşi Finneas’in prodüktörü olması da bu perspektifte yerine oturuyor. Çünkü evdeydi Finneas ve yakınındaydı. Her şeyini kendine ait, kapalı bir dünyada, evinde yaşadı, ihtiyaçlarını evde karşıladı Billie Eilish.
Bu onu kendi kuşağının tipik bir temsilcisi yapıyor. İçe dönük biri olması, İngilizcesiyle ‘introvert’ kültürünün bir numaralı idolü de yapıyor onu başka bir sürü özelliğinin yanında.
Teknoloji insanları ve özellikle çocukları sokaktan alıp eve kapadı, ekranın başına koydu. Bunu biliyoruz. Pandemi bu süreci daha da hızlandırdı. Bugün dünyanın hangi şehrinde yaşıyorsanız yaşayın evde oturuyor, internete bağlanıyor ve çevrimiçi olduğunuz sürece size sunulan imkânların tadını çıkarıyorsunuz. Bu bir film olabilir, çevrimiçi oyunlar olabilir, bir şarkı, albüm ya da playlist olabilir, arkadaşlıklar dostluklar olabilir, aşk olabilir. Ev ve ekran hayatımızın hiç olmadığı kadar merkezinde. Eilish bu kuşağın ortaya çıkardığı en önemli ve etkili müzisyenlerden biri. Albümleri çok satıyor, milyarlarca stream alıyor ama sıradan pop yıldızlarından farklı bir yerde duruyor. Kendi kuşağını tanımlayan temel özelliklerden içe dönük ‘ev kültürü’nün süperstarı o. İçe dönük / intovert kültürünün idolü Lana Del Rey’den etkilenmesi, onunla düetler yapması tesadüf değil.
Yeni ve sağlam mevziler
Eilish büyüyor ve kendiyle birlikte büyüyen dinleyicisinin duygularına tercüman oluyor. İlk albümü “When We all Fall Asleep, Where Do We Go” yayınlandığında 18 yaşındaydı. Bu albüm 16 ülkede platinum oldu. Stream dünyasında bir albümün platinum olması için 1.5 milyar stream’i geçmesi gerek. İkinci albümü “Happier Than Ever” çıktığında 20 yaşındaydı. Bu albüm ilkinin popülaritesine ulaşamadı ama 10 ülkede platinum olarak çıktığı dönemin en çok satan işlerinden biri oldu.
Eilish bugün 23 yaşında. 18 yaşında bir ergen olarak başladığı müzik macerasını yetişkin olarak devam ettirmeye çalışıyor. Bu zor eşiği aşmaya çalışıyor.
“Hit Me Hard and Soft”, her zaman olduğu gibi kardeşi Finneas’ın prodüktörlüğünde kaydedildi. Eilish bu albümde hiç olmadığı kadar farklı tarzları deniyor. House’dan (“Chihiro”), pop-rock’a (“Lunch”), elektro-pop’a (“Birds of a Feather”), EDM’den (L’Amour De Ma Vie), reggae ve dub’a (“The Diner” ve “Bittersuite”) her tarzı kendi üslubuyla deniyor.
Ama elbette mesela “The Greatest” gibi “Blue” gibi “Wildflower” gibi duygusal akustik parçaları da ihmal etmeden.
Eilish’in sırrı pek çok yaşıtı müzisyen ve star gibi müzikteki trendlere çok fazla kendini kaptırmamak. Moda beat’leri, moda düzenleme kalıplarını kullanmıyor ve bu konuda elbette Finneas de büyük bir alkışı hak ediyor.
Peki ne yapıyor? Eilish sade, güçlü, kendinden önce yaratılmış klasikleşmiş eserlere de selam çakan bir müzikal arka plana sırtını dayayıp kişiliğini öne çıkarıyor. Aşktan, yalnızlıktan, büyümenin, dönüşmenin sıkıntılarından söz ediyor. Aşk gibi ölüm gibi sırları çözmeye çalışıyor. Bunu yaparken belki popülerlikten hafifçe ödün veriyor ama kendine yeni ve sağlam mevziler kazanıyor.
(“Hit Me Hard And Soft” - Billie Eilish, Interscope)