2017 yılında yüzde 13 olan bağımsız sanatçıların Spotify’ın toplam streamlerinin içindeki payı, 2023’te yüzde 26’ya çıktı. Bu istatistikle altı yıllık bir zaman diliminde bağımsız isimlerin giderek daha fazla dinlendiği ya da bu özelliğe sahip sanatçıların genel dinlenmede payının arttığı düşünülebilir. Bu elbette bağımsız müzik açısından olumlu bir gelişme. Ancak bu rakamın daha da yüksek olması beklenebilirdi. 2022 yılı istatistiklerine göre bağımsız firmaların genel müzik sektörü içindeki payı yüzde 34.6. Yani Spotify’daki oran hâlâ sektörün dengelerini tam olarak yansıtmıyor.
Peki neden? Bunun teknik nedenlerinden biri algoritmanın yapısı. Algoritma, siz hangi tür müzik dinlerseniz dinleyin o türün en çok dinlenen örneklerini dinletmek üzere çalışır. Yapı devamlı gelişir, algoritmaların işleyişi platformların yapılarına göre değişiklik gösterir ancak temel parametrelerden biri budur. Yani stream servisleri popüler isimleri daha da popüler kılmak üzere çalışır. Bir şarkı sıra dışı bir biçimde dinlenmeye başladığında algoritma o şarkıya hemen destek çıkar ve bir süre sonra her yerde önermeye başlar. Kolayca anlaşılacağı üzere popüler olmayan dinleme düzeninde sıçramalar yapamayan bir şarkının sistemde dikkat çekmesi ve stream alması neredeyse imkânsız. Bağımsız sanatçıların filmlerde, dizilerde ve popüler diğer komşu mecralarda kendine yer bulabilmesi bu yüzden çok önemli. Sevdiğiniz dizinin bir sahnesinde çalan şarkı, jeneriğinde kullanılan sample’ın yer aldığı müzik bir anda ilgi çekebiliyor ve ‘pattern’ denen düzeni değiştirebiliyor. Bu şekilde algoritma sizi fark ediyor.
Gelir dağılımı sorunlu
Önceliği popülerlik olmayan işlerin kendiliğinden platform içinde sivrilmesi işte bu yüzden zor.
Gelir dağılımı da aynı nedenlerden hâlâ sorunlu. Bağımsız sanatçıların gelir içindeki payı, stream’deki payına denk değil. Geniş ölçekte bakarsak, yani algoritmanın yapısından uzaklaşırsak başka bir perspektif çıkıyor karşımıza. Spotify podcast’lere yatırım yapar ve bütün kazancını buraya harcarken (2019’dan bu yana bu alana 1.97 milyar dolar yatırım yapmış) hâlâ sanatçılara gelir dağılımındaki problemleri aşabilmiş değil. Üstelik müzik sektörünü hem fiziksel satışlar anlamında hem de platformlar seviyesinde ayakta tutan ‘fan’ yani ‘hayran’ konusunda da boşladığı alanda TikTok’a mevzi kaybediyor. Kısa videolar arkasına konan şarkıların platform içi dinamizmi Spotify’a göre çok daha fazla. Bağımsız müziklerin, kataloglarda gizli hazinelerin kendini göstermesi TikTok’ta çok daha olası. Bu da Spotify’ı, TikTok karşısında hantal gösteriyor. Temel larak iki platform asarındaki fark odaktaki karakterde. Spotify’da sanatçı / podcastçi başrolde. TikTok’ta kullanıcı yani ‘hayran’.
Uzun lafın kısası, müzik sektörünün devlerinde bir doyma noktasına gelindi. Bir şeylerin yanlış gittiği ortada. Öyle olmasa YouTube’da, Spotify’da, Amazon’da seri işten çıkarmalar olmazdı. Spotify çalışanlarının yüzde 17’sini işten çıkardı. Eski sistem ölmedi, bitmedi, çökmedi. Hâlâ çok güçlü. Ama yeni bir şeyler yolda.