Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Malili iki kör sanatçı. Bamako’da körler için kurulan bir enstitüde tanışıyorlar. İkisi de şarkı söylüyor. Bir arada daha da iyi... Derken ver elini Afrika yolları. Evleniyorlar. Burkina Faso senin, Fildişi Sahili benim turnelere çıkıyorlar. Otobüslerde, kamyonlarda takılıyorlar yeri gelince. Öyle ilgi topluyorlar ki albümleri Paris’te basılıyor. Avrupa, Amerika derken Amadou Bagayoko ve Mariam Doumbia ilk kez karşılaştıkları 1977 yılından bu yana müzikleriyle her türden insanı fetheden birer üstat oluyor.
Ben onları Damon Albarn ve Manu Chao sayesinde tanıdım. Blur’ün solisti Damon Albarn’ın kafayı kırıp Mali’ye gidip köy yollarında müzik yaptığı günlerden biriktirdiklerini kaydettiği “Mali Music” (2002) albümünü dinlemediyseniz çok şey kaybettiniz. Bu albüm sayesinde Malili müzikleri araştırırken Amadou & Mariam’la tanışmıştım. Manu Chao ise Amadou & Mariam’ın “Dimanche a Bamako” (2005) albümünün prodüktörlüğünü üstlendi.
Bu yaz DHL’in desteğiyle Caz Festivali’ne geldiklerini duyunca bir sevin bir sevin. Kuzeyden Avrupalılar, okyanustan Karayipliler, Amerikalılar gelip gitmiş. Mali, tarihindeki işgalleri, köleliği, savaşları ve daha pek çok trajediyi müziğine yansıtarak makus talihinin acısını çıkarıyor bugün. Bize de dinlemek düşer. Başlıktaki sorunun yanıtı: Süper oluyor.

Haberin Devamı
Afrika müziği, blues ve reggae ile birleşirse ne olur

Malili ikili Amadou & Mariam İstanbul’a geliyor.


“Müziğinizi dünyaya dinletmek için önce siz dünyayı dinleyin”

Bakın telefonda iki çift laf etme fırsatı bulduğum Amadou & Mariam’dan Amadou Bagayoko neler anlattı...

* “Mali sound”unu biraz anlatır mısınız?
Mali farklı kültürlerden gelen müziklerin Afrika müziğiyle buluştuğu bir yer. Bu müzikte blues ve reggae ritimleri Afrika ritimlerine karışıyor.

* Beste yaparken nelerden esinleniyorsunuz?
Etrafta duyduğumuz seslerden ve melodilerden. Gittiğimiz ülkelerdeki radyolara kulak kabartırım. Bunlar size o memleket hakkında en iyi fikri verir. Ve elbette dünyayı takip ediyoruz. Müziğimizde Afrika kadar Pink Floyd ve Jimi Hendrix’in de etkisi var.

* Coldplay, U2 gibi isimlerle çaldınız, Blur’ün ön grubu oldunuz. Bu büyük isimlerle aynı sahnede olmak size ne hissettirdi?
Biz Afrika’da bir festivalde de Hyde Park’ta da, bir stadyumda da aynı müziği yapıyoruz.
O anlamda bizim için çok fark etmiyor.

* Anadolu çok zengin bir müzik kültürüne sahip ama bizden kendi müziğiyle dünyaya açılan ve popüler olan sanatçılar çıkmıyor. İşin sırrı nedir?
Kendi müziğinizi en iyi ve doğru şekilde icra etmelisiniz. Ama dünyadaki diğer müziklere de kulak vermek lazım. Bunu yaparsanız o insanları tanır, nelerden hoşlandıklarını anlarsınız. Onlarla aranızda bir bağ kurulur. Kendi müziğinizi dünya seviyesine çıkarmak, insanlara sesinizi duyurmak için bu unsurları en uyumlu şekilde müziğinize katmalısınız. Bu sizi hem zenginleştirir hem de dünyaya ulaştırır.


Bu yazıyı okurken dinlemeniz gereken
5 Amadou & Mariam şarkısı
“Sabali” (Bu şarkının single’ına Damon Albarn prodüktörlük yaptı)
“Senegal Fast Food” (Manu Chao ile)
“Mouna” - Afrika usulü blues
“M’Bife” - Afrika usulü reggae
“Camion Sauvages” - Reggae’ye devam (Bu da Manu Chao ile...)


İtiraf ediyorum...

* Saat başı canlı meme yayını yaparak Türk halkını meme manyağı yapan Panpiş’in bir sonraki adımını cidden merak ediyorum.
* Nilüfer’in yeni 12 düet albümünü
plak olarak yayımlayacak olmasını çok sevdim. En son 25 yıl önce “Geceler” albümünü plak olarak yayımlamış Nilüfer. İçinden imzalı poster de çıkacakmış.
* Bu aralar en sevdiğim şey Berlin’deki bitpazarından satın aldığım Beatles’ın
1969 tarihli “Abbey Road” albümünü dinlemek.
Uzun zamandır dinlenmeyen bir albümde insan ne kadar fazla “yeni” şey keşfediyormuş meğer...
* Bir süredir “gazetecilik” oynayan bir mekan sahibi var ya, işte ona bir çift laf etmeden duramayacağım galiba.
Kardeş, madem her gün bir gazetede karşımıza çıkmaya meraklısın, madem çok çılgın olduğundan ve harika işler çıkardığından eminsin, madem “benim neyim eksik, hepsinden yetenekliyim” diyorsun, madem gecelerin yaramaz çocuğu olma iddiasındasın, o halde biraz gazeteci gibi düşün de işe kendi mekanlarından insan manzaralarıyla başla.
“Yok ayıp olur yazamam” diyorsan o zaman boşuna rol çalma. Senden gazeteci
falan olmaz.