Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Avukat Bülent Ünlü veya sosyal medyadaki adıyla Veysel Aşık, kalemlerine isim verecek kadar yazmayı seven birisi. Bu röportaj hayata bakış açınızı değiştirmeyecek belki ama Feridun’u, Talat’ı ve Nedim’i tanıyacaksınız...

Bazı insanları daha tanımadan seversiniz, Avukat Bülent Ünlü işte böyle biri. Arkadaşlarımdan sürekli ismini duyduğum halde bir türlü kendisiyle karşı karşıya gelip sohbet edememiştim. Daha tanışır tanışmaz karizmatik duruşu, zekası, mizah duygusu ve sıcakkanlı tavırlarıyla beni kendisine bağladı. Bence soruları okumanıza bile gerek yok, doğrudan cevapları okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Haberin Devamı

Bülent Bey, kalemlere ilginiz ne zaman başladı?

Kalem sevgim henüz beş yaşındayken babamın bana verdiği ahşap, parlak kırmızı boyalı kurşunkalemle başladı. Babama hediye gelen kalemlerle iyice depreşti. Yaşıtlarım oyun parklarındayken ben kırtasiyelerde geziyordum.

Peki yazı yazmak sizin için ne demek?

Yazı yazmak benim için bir tutku, huzur demek. Hep yazarak çalışırım, toplantılarda dikkatimi bir şeyler çizerek toplarım. Elim, yazar, karalar, çizer ama beynim dinlediğime konsantre olur. O gün ne yaşadıysam özeti değil kendisi oluyor defterde. 

Yazı insanlığın en faydalı buluşu olabilir öyle değil mi?

Yazmanın insana faydasından ziyade vazgeçilmez bir parçası olduğunu düşünüyorum. İnsanın yaşadığını aktarma ihtiyacı, eğilimi var. Yaşadıklarını, gördüklerini duvarlara yazıp çiziyor, buradaydım diyor, bunları yaptım, beni unutmayın diyor. Araçlar değişse de yazı hep var ve olacak. Kalem ise en ideal yazım aracı hele dolmakalem insanın ta kendisidir. İnsan sayısı kadar çeşitli dolmakalem var.

Kalemlerinizi bir dönem veya özellik gözeterek mi alıyorsunuz?

Kalemlerimi belli bir marka, dönem ya da özellik gözeterek almadım. Tek kriterim kalemi görünce çarpılmam. Bu bazen plastik bir Kaweco olur, bazen bordo bir Montblanc bazen de 100 yıllık bir Waterman. Bu sebeple elimdeki kalemler çok çeşitli. Bazı kalemler de yazmak için değil sergilenmek için fazla süslü ve ağır üretiliyor, biblo gibi geliyor bana kullanamıyorum maalesef. Bütün kalemlerim kolay yazmaya yöneliktir.

Haberin Devamı

‘Dolmakalem insanın ta kendisidir’

Yapımı 3 yıl süren kalemlik

Çağdaş sanat koleksiyoncuları kendilerini genellikle sanatçıların yoldaşı olarak görür. Kalem-defter ve kalemlik gibi işlerde ise sanatçının yerini zanaatkâr alıyor. Bu açıdan kendinize yoldaş hissettiğiniz zanaatkârlar var mı?

Sıradanlıktan hiç hazzetmiyorum dolayısıyla özgün tasarım yapan herkes yoldaşımdır. Her yaptığım işte takıntılı ve mükemmeliyetçi biriyim. Bu anlamda eğer bir yoldaşlıktan söz edilecekse bu olsa olsa Aniki markasının yaratıcısı Ali İkizkaya olur. İkizkaya’nın incelikli detaylar içermesine rağmen son derece sade ama bir o kadar da şık ve kaliteli tasarımları beni çok etkiliyor. Pandemi nedeniyle yapımı 3 yıl süren antilop kalemlik mesela bir şaheser. Ortadaki dikişler matematiksel bir hassasiyetle yapılmış. Onun kalem üretmesini de çok isterdim.

Merak ettim, diyelim ki Ali Bey sizin için bir kalem yapabilseydi nasıl bir kalem olsun isterdiniz?

Haberin Devamı

İkizkaya’nın birikimi, tecrübesi ve arı zevki henüz bende olmadığından tasarımı tamamen ona bırakırdım. Bana, benim ondaki tahayyülümü tercüme eden bir kalem yapmasını isterdim.

Yazı yazarken kullandığımız araç gereçlerin yazıya bir etkisi var mı sizce?

Kimi kalem kâğıtta yağ gibi kayarak yazar kimi de kâğıdı kazıyarak, yazanın bileğini zorlayarak fırıncı küreği gibi yazar. Kaliteli yazı gereçleri yazıyı değiştirir, güzelleştirir. En kötü yazım tarzı bile esnek veya kesik uçlu kalemle bir ölçüde estetik oluyor. Dolmakalemler bu konuda uç seçeneklerinin zenginliğiyle en başta yer alıyor. Versatiller de yumuşak uçluysa kalınlaşıp inceleşerek güzel bir yazım sağlar. Benim gibi doğuştan yazısı kötü olanlar dahi uygun bir uçla çok güzel yazabiliyor.

Biraz da kuruculardan biri olduğunuz Çalakalem grubunuzdan söz edelim. Bir araya geldiğinizde neler yapıyorsunuz?

Çalakalem dört yıl önce kardeşlik dostluk temeliyle bir araya gelmiş aynı hobiye gönül vermiş yazı sevdalısı insanların bir arada olduğu bir grup. Biz istedik ki, kalem ve yazma sevdalıları bir arada olsun tanışsın mesafeler yok olsun. Bizim için kalem amaç değil amaç yazmaktır. Kalem çok konuşulur ama aslen biz kalemci değiliz yazıcıyız. Çalakalem demek ise bir anlamda ne olursan ol yine gel demektir. İster kötü yaz ister kürdanla yaz, yeter ki yaz ve bu işe gönül ver. Kimsenin kalbini kırma, herkese saygılı ol, kimseyi incitme. Bu temel değerler ışığında kapımız herkese açık. Eskiden dostlarımız benim yazım kötü, kalemlerim sizinkiler kadar iyi değil o yüzden çekiniyoruz diyorlardı. Ben de ısrarla hepinizden kötü yazıyorum ve bunu da fotoğraflayıp bir de utanmadan paylaşıyorum diyordum. Şimdi bu oturdu. Pandemiden önce ayda bir toplantı yapardık. Bunun dışında herkese açık cumartesi kahvaltılarımız var. Kahvaltıdan önce kalemleri defterleri çıkarıp hunharca yazarız.

Kahvaltıdan sonra yine yazarız. Muhabbet ederiz sinemadan edebiyata, müzikten tasarıma her şeyden konuşuruz. Aramızda kendini yetiştirmiş ve alanında tanınmış büyüklerimiz ve kardeşlerimiz var. Onlarla sohbet ederken çok şey öğrenmek mümkün. Sonra Sirkeci turu yaparız, kırtasiyeleri ve kalem tamircisi Murat Ustayı ziyaret ederiz. Orada Avrupa yakasındaki dostların da gelmesiyle muhabbet daha bir coşar. Bu rutin, hayatın ve iş dünyamızın stresine karşı bir nevi manevi detoks gibi geliyor bize.

‘Dolmakalem insanın ta kendisidir’

Sıradışı renkleri seviyorum

Defterlerle aranız nasıl? Aradığınızı bulabiliyor musunuz?

Defter tutkusu bende kalem kadar eskidir. Sadece dolmakaleme uygun defterler almam, karakalem için eskiz defterlerinden ajandalara, deri, plastik, karton kapaklı olanlardan spirallilere düz beyaz kağıtlıdan siyah, mavi, sarı renkli kağıtları olanlara kadar her boydan kalınlıktan oldukça kapsamlı bir stokum var. 

Mürekkepte hangi renkleri hangi markaları tercih ediyorsunuz?

Sıradışı renkleri çok seviyorum. Montblanc markası son dönemde çok farklı renklerde özel mürekkepler üretmeye başladı. Rengin tutup tutmama kaygısına kapılmadan yapılan üretimleri tercih ediyorum. Örneğin bej renkli Swan İllusion, Turuncu kırmızı arası James Dean, doygun mora çalan mavi renkli Ultramarine ilk tercihlerimden. Ayrıca kırmızı, turuncu, sarı renkleri ve gölgeli mürekkepleri çok seviyorum. Bu anlamda en sevdiğim turuncu Graf Von Faber Castell’in Burned Orange’ıdır.

İsmi de güzelmiş, “yanık portakal” rengiyle yazmak ilginç olsa gerek. Her marka aynı şeyi yapmıyor. Siz daha çok hangilerine yakınsınız?

Eğer bir yakınlıktan söz etmek gerekirse Montblanc tasarımlarını seviyorum. Uçları da bana uygun. Çok marka model denedim, eski, yeni, metal, reçine, ebonit gövdeler. Hepsinin ayrı bir keyfi var. Özellikle birden çok kalemle peş peşe yazdığınızda her kalemin ayrı bir keyfi olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.

İşte bu benim aradığım bütün özelliklere sahip dediğiniz başka kalemler var mı?

Montblanc 149, Pelikan M600, 1950 Montblanc 142 gri pijamalı gövde en sevdiklerim. Yine de bana en uygun kalemler Frankenstein kalemlerim. Yani gövdesi, ucu ve damağı farklı markalara ait olan bana özel kalemler. Mesela Feridun var. Kendisi Moonman marka Red Marble akrilik gövdede Montblanc 145 bold uç, Graf von Faber Castell damaktan oluşturuldu. Müthiş bir kalemdir Feridun.

Feridun deyince şaşırdım birden, kalemlerinize isim mi veriyorsunuz?

Sadece bana özgü olan bende çok anlamı olan bazı kalemlere isim veririm. Ucu benim elde kalemi tutuşuma göre yapılan zoom uçlu Platinum President kalemim var mesela, onun adı Talat. Zaten kendime isim koyma şansım olsaydı ya Feridun ya Talat olurdu. Bir de yakın zamanda kaybettiğim canım dostum Nedim Yersüren’le birlikte almak istediğimiz ama onun göremediği Pelikan M600 Black Tortoiseshell var onun ismi de Nedim.

‘Dolmakalem insanın ta kendisidir’

‘Yormayan kalemleri severim’

Günlük kullanım için sürekli yanınızda taşıdığınız bir kalem var mı?

Faber Castell Ondoro var, ilk çıktığında almıştım. Beni cezbeden tebeşire benzeyen gövdesiydi. Faber’in çelik uçlarını çok beğeniyorum. Ben pratik, kullanışlı, yormayan, fazla bakım gerektirmeyen ve kolay temizlenen kalemleri severim. Ondoro kartuşlu bir dolmakalemdir, yumuşak bir yazımı vardır. Eskiden yanımda en az 3 tane de yedek kartuş bulundururdum şimdi çoğalttım. Doyasıya yazar mürekkebi bittiğinde yeni kartuşunu takar yazmaya devam ederim. En çok da kalemi temizlemeksizin farklı renkte kartuş takıp damaktaki mürekkebin kartuştaki renge yavaş yavaş dönmesini, ara renkleri ve yazarken bu renklerin geçişlerini seyretmeyi severim.