Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

8 Muharrem Cuma veya 1 Ağustos 1664 sabah saatleri, Avusturya ile Macaristan arasında, Rába (Raab) ile Lafnitz nehrinin birleştiği yerde, Vezîriâzam Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Habsburg orduları başkomutanı Raimondo Montecúccoli’nin yönettiği müttefik ordusuyla karşılaştı.

Akrep saati

Müttefik kuvvetleri 24 Eylül 1663’te Uyvar Kalesi fethedilince Avusturya’nın yardımına koşan Almanya (Brandenburg, Bavyera, Ren Birliği ve Saksonya), İspanya ve Fransa’dan gelen askerlerden oluşuyordu. Kaplan Mustafa Paşa, İsmail Paşa ve Gürcü Mehmed Paşa’nın yönettiği öncü Osmanlı birlikleri nehrin karşı tarafına geçti ve ilk hücumu Alman birliklerine karşı gerçekleştirdi. Fâzıl Ahmed Paşa komutasındaki birlikler de karşı yakaya geçmeye başlayınca paniğe kapılan Alman birlikleri kaçmaya başladı. İlk zaferin verdiği aşırı güvenle Mogersdorf’a kadar hızla ilerleyen Osmanlı birlikleri ele geçirilen karargâhı yağmalamaya başladı. Fakat bu sefer nehri geçmekte olan ana Osmanlı ordusundan ayrı düşünce Avusturya ve Fransız askerlerinin saldırısına uğradılar.

Haberin Devamı

Toparlanan müttefik kuvvetleri daha sonra nehrin kenarında karşıya geçmek için bekleyen Osmanlı ordusuna karşı sistematik bir taarruza geçti. Savaş devam ederken yağmur başladı ve nehir taştı, emir-komuta zinciri bozuldu, izdiham nedeniyle köprü yıkılınca kayıplar yaşandı. Ancak Fâzıl Ahmed Paşa, orduyu yerinde tutup birliklerin dağılmasını engelledi. Osmanlıların “küçük bir çatışma” Avrupalıların “büyük bir savaş” dedikleri bu muharebenin gidişata önemli bir etkisi olmadı. 10 Ağustos 1664’te Avusturya ile Türklerin isteklerinin büyük ölçüde karşılandığı Vasvar (Eisenburg) Antlaşması yapıldı.

Saint Gotthard Muharebesi adı verilen bu savaştan geriye kalan anılardan biri Viyana Askeri Tarih Müzesi’nde “Türkischen Kalenderuhr” başlığı altında sergilenen bir koyun saatidir. Savaş meydanında bulunan bu koyun saati muhtemelen yüksek rütbeli bir Osmanlı subayına aitti. Takvimli olan koyun saatinin kadranındaki ibreler ve diskler 8 Muharrem Cuma günü öğleden sonra saat 3’te durmuş.

Haberin Devamı

Koyun saati en eski taşınabilir saatlerdendir ve teknik olarak bir cep saatidir ama bildiğimiz cep saatlerinden farkı çok daha büyük olmasıdır. Koyun saatleri sekiz veya on santimetreyi aşan cüsseleri nedeniyle cebe sığmayan cinstendir, dolayısıyla kuşak içinde veya çoğunlukla bir örgü, kadife ve deri kese içine konularak koyunda taşınıyordu, ismini de buradan almıştır.

Bilindiği gibi saatlerde en eski ibre akreptir, yelkovanın icadı ise 1577’ye kadar geriye gidiyor ancak yelkovan 1700’lerde hemen her saatte görünmeye başladı. Koyun saatleri de 1700’lere kadar genellikle tek ibreli ve oval şeklinde, zarar görmemesi için hemen daima kapaklı veya çift zarflıydı.

Osmanlılardaki hukuk sistemine göre, ölen kişilerin geride bıraktıkları eşya ve mal varlığının kaydedilmesi, sonrasında ise mirasın paylaşımı kadıların görevleri arasındaydı. Kadıların miras için hazırladığı listelere “geride kalan” anlamındaki “muhallefât” yerine genellikle “tereke” deniliyor. Tereke kayıtlarına göre de tek ibreli koyun saatlerinin bir diğer adı akrepli saattir.

Haberin Devamı

Şair Bosnalı Sabit’in (1650-1712) bir gazelinde “Koynunda halkalanmasa ef’î-i [yılan] zemberek / Tıb tıb eder miydi yüreği böyle akrebin” gibi söz oyunlarına da konu olan akrepli saatler zamanla gelişti, Ay evreleri, tarih, gün ve ay gösteren örnekleri üretildi. Takvim barındıran koyun saatleri en beğenilen türdendi ve bu tarz saatlere “aylı günlü saat” deniliyordu.