Saatçilik dünyasında son yıllarda Frankenstein saatlerinden çok söz ediliyor. Bilim insanı Frankenstein’in farklı insanlardan bir canavar yaratmasına benzer şekilde, bir Frankenstein saati de iki veya daha fazla saatin parçalarından oluşan bir derlemedir.
Popüler kültüre maruz kalıp daha sonra kitabı okuyanlar gerçeği biliyor. Cenevre doğumlu bilim insanı Victor Frankenstein’in soyadı zamanla bir ismi olmayan canavara verilmiş ama bu yanlışlık çok isabetli çünkü gerçek canavar onu dünyaya getiren kişiydi ve soyadını taşıması da doğaldı.
Bilindiği gibi Mary Shelley’nin Frankenstein isimli romanı ilk basımı 205 yıl önce (1818) yapılan bir klasik. Bence sıkıcı ve okuması zor bir roman ama öylesine muazzam bir fikir barındırıyor ki bu tarz “detayları” görmezden geliyoruz. Asıl önemlisi ondan ilham alınarak üretilen farklı türlerde birçok eser var, bu nedenle çıkış noktasını muhakkak okumalıyız.
Güzel ve çirkin
Bu arada bir konuyu açıklığa kavuşturmak gerek Frankenstein saatlerin hepsi
Norbert Elias, Zaman Üzerine* isimli kitabında “Tıpkı dilde olduğu gibi, nasıl ki zihnimizdeki tasarım, fiziksel nitelikteki seslerle ya da ses birimlerinin kalıplarıyla kaynaşıp tek bir sembol oluşturmuşlarsa, üç boyutlu mekân ile zamanı bir araya getirerek dört boyutlu bir hareketi tek bir olay olarak sunan saatler, insanların birbirleriyle kurdukları iletişimi de karakteristik bir özellik olarak işin içine katarak beş boyutlu bir model oluşturur” der. İşte Saatolog da böyle bir yayın; hem bir katalog ve saat sözlüğü barındırıyor hem de okurları, saatleri ve “zamanda ustalaşmak” konusuna eğilen bir dergiyi topluca sunan çok katmanlı bir eser.
Birçok insanın emeğinin bulunduğu bu katalog 2012’den beri istikrarlı bir şekilde yayımlanıyor. İlk bölümde İsviçre saatçilik sektörünün efsane ismi Jean-Claude Biver, havada duruyormuş gibi görünen seramik eserlerini çok sevdiğim Alev Ebüzziya Siesbye ve ressam Mehmet Güleryüz ile röportajlar da var. Biver “Öğrenmem uzun
Tarih 5 Temmuz 2023. Google’da uluslararası pazarlama çözümleri hesap yöneticisi olarak çalışan Zita d’Hauteville (27) sevgilisinin yönettiği bir saat markasının Paris’te Orsay Müzesi’nde düzenlenen etkinliğine katıldığında aklından neler geçiyordu bilemeyiz ama yüksek saatçilik dünyasını değiştiren olaylardan birine şahitlik ettiği kesindi.
Bradley Cooper, Michael Fassbender veya Alicia Vikander gibi ünlü isimler de oradaydı. Gecenin yıldızı ise Zita d’Hauteville’in sevgilisi Louis Vuitton saat bölümü direktörü Jean Arnault ve entegre metal bilezikli yeni Tambour modelleriydi.
1854’te kurulan Fransız moda devi Louis Vuitton’u (LV) bilmeyen yoktur. Dolayısıyla markanın moda sektöründeki konumunu açıklamaya gerek yok ama Louis Vuitton’un yüksek saatçilik alanındaki yeri pek bilinmiyor.
Babalar ve oğullar
Louis Vuitton yönetimi yüksek saatçilik alanına yatırım yapmaya 2000’de karar verdi ve bir saatçilik bölümü kuruldu. İlk Tambour modeli 2002’de
Muppet Show’un her şeyi (iyi kalpli sunucusu, sorumluluk sahibi yayın yönetmeni ve en efendisi) karizmatik kurbağası Kermit’in bağımsız saat şirketi Oris ile işbirliği 2023’ün en gülümseten çalışmasıydı.
Aslında simetriyi bozduğu için tarih pencereli saatleri hiç sevmem ama bu saat bambaşka. Her ayın ilk günü saat 6 konumundaki küçük tarih penceresinde 1 yerine Kermit’in güler yüzünün göründüğü bir saatten söz ediyorum. Oris buna “Kermit Günü” adını vermiş ve görünen o ki bu saati elde eden herkesi tarih ayarıyla durmadan oynama eğiliminde bırakıyor.
Saatin parlak yeşil ama son derece sade bir tasarıma sahip olan kadranına bakınca Oris’in zor işleri kolay gösterme sanatında usta bir marka olduğu anlaşılıyor. Yapılan işler hiç kolay değil ama, Oris kesintisiz 119 yıldır saat üretiyor.
Güçlü mekanizma
Bu mütevazı sade tasarımlı kadran sizi aldatmasın, altında Oris’in gurur duyduğu bir mekanizma var: Geliştirilmesi 6 yıl süren kalibre 400 mekanizması tam 120 saatlik
Aralık ayı “yılın en iyi saatleri” listelerinin yapıldığı bir zaman dilimi. Elbette pek çok liste yapıldı. Esquire dergisinde Nick Sullivan imzalı “2023’ün En iyi 15 Saati” bence en dengeli liste, yine de bazı saatlerde hemfikir değilim. Hemen her listede ortak bazı saatler var, modeller herkesin fikrine göre değişse de Audemars Piguet, Blancpain, Breitling, Bulgari, Cartier, Chopard, De Bethune, Girard-Perregaux, Grand Seiko, H. Moser &Cie, Hublot, IWC, Jaeger-LeCoultre, Longines, Louis Vuitton, Montblanc, Panerai, Patek Philippe, Rolex, TAG Heuer, Tudor, Vacheron Constantin, Zenith ve Zodiac gibi markalar hiç değişmiyor.
Bu yıl markalar arasındaki işbirlikleri de hem sayıca çoktu hem de çok kaliteliydi: Blancpain ve Swatch işbirliği tartışmalara neden oldu, Louis Vuitton ve Kosova asıllı dahi saat ustası Rexhep Rexhepi (Recep Recepi) işbirliği ise dünyaya çift yüzlü ve patentli olağanüstü bir saat kazandırdı (LVRR-01), üçüncü kez bir araya gelen Seiko ve Rowing Blazers da merakla bekleniyordu, bu seferki “Seiko 5 Sports × Rowing Blazers”
2023’ün en iyi saatlerini seçsem ilk sıraya hangi saati alırdım acaba diye düşünürken birden aklıma Studio Underd0g markasının karpuzdan ilham alan saati geldi. Karpuz çekirdeğinden saat indeksleri olan bir kronograf, sadece saati göstermiyor 30 dakikaya kadar zaman ölçümü de yapıyor, hız ölçeri de (takimetre) var. Bir başka özelliği daha var, her yıl milyonlarca pilli veya otomatik saatin üretildiği bir çağda bu saat elle kurmalı bir mekanizmaya sahip.
Sadece karpuz değil, Studio Underd0g dondurmadan, denizanasından veya bir spor ayakkabılardan ilham alan çok eğlenceli ve deyim yerindeyse kıpır kıpır saatler üretiyor. İşin ilginç yanı Studio Underd0g tasarımları son derece şakacı bir yaklaşıma sahip ama saat meraklıları tarafından aşırı ciddiye alınıyor.
Karpuzdan ve denizanasından ilham alan saatler
Şakacı ve girişimci
2020’de yani pandemi döneminde kapılarını açan yeni nesil bir saat firması olan Studio Underd0g tek kişilik bir şirket! Yanlış okumadınız, firmanın tek bir çalışanı var. Studio Underd0g, Richard Benc isimli 1993
Bir süredir The Watch Library Foundation (WLF) veya Türkçesiyle söylersek Saat Kütüphanesi Vakfı ile ilgili çıkan haberleri heyecanla okuyorum ve ister istemez şahit olduğum benzeri süreçleri düşünüyorum. Ama önce Babil Kulesi benzeri müthiş zor bir işe girişen bu vakfı anlatayım: WLF 2021’de bir avuç insan tarafından kurulmuş, 2022’de ise hayır kurumu statüsüne alınmış.
Vakıf; koleksiyoncular, tarihçiler ve meraklılar için dijital bir arşiv inşa ediyor. Vakfın hedefi geçmişten bugüne bütün ayrıntılarıyla saat yapımcılığı mirasını toplamak ve erişime açmak. İsviçre ve Fransa çok sayıda saat yapımıyla ilgili arşive sahipken, Almanya, İtalya, İngiltere, Japonya ve ABD gibi ülkelerde de hiç dokunulmamış muazzam kaynaklar var. WLF, cahil sosyal medya ünlüleri eliyle yalan yanlış bilgilerin yayıldığı bir mecra için önemli bir girişim.
Daha işin başındalar diye düşünebilirsiniz. Öyle değil. Bu yazıyı yazdığım sırada en eskisi 1650 tarihli olmak üzere vakfın
Hakikat şu ki mekanik saatçilik veya saat ustalığı çok bereketli bir alan ve vizyoner insanların dediği gibi: Geleceğin mesleği. Saatçiliğin büyülü bir meslek olması gücünün bir kısmını geçmişten alıyor olmasıyla ilgili. 1 Mayıs 1839’da kurulan Patek Philippe 184 yıllık bir saat markası. 142 yıllık bir marka olan Seiko ise 1881’de kuruldu. Halen faaliyet gösteren en eski saat firması 1735’te kurulmuş 288 yaşındaki Blancpain.
Şirketler ve saat ustaları
Dünyanın en eski 20 saat şirketinden 19’u 1900’den önce kurulmuş. Listeyi biraz genişletirsek 1905’te kurulan Rolex, 118 yaşında olmasıyla bu şirketler arasında en genç olanı sayılır. Yılda bir milyon adet saat üretmesi, saatçilik sektörüne yaptığı devasa yatırımlar ve herkesin bildiği gibi dahiyane pazarlama politikası nedeniyle en arzu edilen saat markaları arasında hep birinci. Hepsi mekanik saat üreten bütün bu şirketlerin ortak bir yanı daha var: “Ah nerede o eski güzel günler” demeyip yüksek teknolojiye ve zanaatkarlığa yatırım yapıp akıl almaz bir