Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Yeni filmiyle sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanan James Bond, giysileri, karizması, aksiyonlarının yanı sıra otomobilleriyle de isim yaptı. “Aynen yaratıcısına çekmiş” diyebilirim...

Otomobili  seven casus


Her ne kadar sert mizaçlı, para harcamaktan kaçınmayan, kullandığı hiçbir araca acımayan, ajanlık içgüdüleriyle gerektiğinde tezgâh kuran James Bond, artık kabul edelim ki, tüm dünyanın “gerçekmişçesine” kabullendiği bir kahraman. Maazallah hayatını kaybetse ardından “lokma dökecek” çıkar mı bilemem ama “Arkadaş hayat ona güzeldi, kullanmadığı otomobil, hayran etmediği kadın kalmadı” diyenler olacağı ihtimali daha fazla gibi geliyor bana... Zira bu film serisine, 1952’den beri neredeyse tek bir yaş bile almamış Bond’un yaşlılığını göremeden veda edebilir yapımcılar, o da muamma tabii...

Haberin Devamı

Şaka maka, sanırım “Ölmek İçin Zaman Yok” (resmi olarak) 25. film olacak. Çekimleri geçen yıl biten film, (henüz kendisi bu işe el atmamış olsa da) koronavirüs salgını nedeniyle ancak bu yıl gösterime girecek olsa da, yine otomobilleriyle hayli ses getirmeye aday gibi. Zaten 25 yıl boyunca pek sevgili Bond kardeşimizin “otomobil tanıtımlarından” başını kaldırıp da, ajanlığa nasıl vakit bulduğunu pek bir merak etmişimdir.

Sondan başlayalım

Neyse efendim, sizler zaten bana çok yakın bir sayfada Bond’un giydiği takım elbiselerden çaktırmadan çektiği “seri dışı” filmlere kadar pek çok şeyi okuyacaksınız. Ben yine kendi merakım gereği şu otomobil mevzusuna gireyim... Her ne kadar Jason Barlow adlı arkadaşımız, Bond otomobillerinin “kitabını yazmış” olsa da, “Ben de boş durmayıp, daha önceleri bunun ‘yazısını yazmıştım’ kardeş” havasındayım. “Bugün olsa yine yazarım” deyip oturdum zaten bilgisayarın başına... İlgilenmeseniz de kısaca bilgi vereyim dedim...

Otomobili  seven casus

Önce sondan başlayayım... Yeni “Ölmek İçin Zaman Yok” filmi de, tüm filmler gibi elbette son model ve “emektar” otomobillerin bir geçidi olacak. Nitekim her ne kadar açıklanmasa da, üç aşağı beş yukarı hangi araçlar olacağının haberleri geldi... Mesela Aston Martin, Bond’un, garajındaki “emektar” “DB5” ve “V8 Vantage”ın yanı sıra “DBS Superleggera” ve tamamen yeni “Valhalla”yı kullanacağını açıkladı. “Valhalla”, Aston Martin’in son “hiper bebeği” biliyorsunuz arkadaşlar. Aslında film geçen yıl vizyona girse “çok süper olacaktı” ve aracın ilk gösterimi yapılacaktı. Ancak geç olsun, güç olmasın, nasılsa biz Türkler otomobili ancak filmde görürüz muhtemelen. Zira sadece 500 adet üretilecek...

Haberin Devamı

Tabii bunun dışında Bond filminin “müdavimlerinden” olan Land Rover Defender’ın yeni nesli de, bu filmde hayli zorlu sahnelerde rol almış, bilginiz olsun. Ayrıca Maserati Quattroporte de var diyorlar... Tabii bunların kaçı filmden “sağ kurtulmayı başardı” bilemiyoruz, ama Bond abimizin otomobillerle “vukuatları” bir hayli fazla. Zira sırf bu yüzden, filmde yeni bir model gördüğümde “Allah kaza bela vermesin!” demeye dilim varmıyor bile. Sırf “Spectre” filminde 34 milyon dolar harcanmış parçalanan otomobillere. 1997 yapımı “Yarın Asla Ölmez” filminin çekimleri sırasında da 15’ten fazla “BMW 750” imha edilmişti. Kazalı olarak kime sattılar acaba?

Haberin Devamı

Bu arada Bond, bir dönem Aston Martin’in sahibi olan Ford’un otomobillerini de kullanmış, hatta “lansman” bile yapmıştı. Casino Royale’de Ford, yeni Mondeo’yu küçük bir sahnede oynatarak ilk kez lanse etmişti. Unutmadık...

Otomobili  seven casus

Sadık müşteri kıyağı!

James Bond, genelde Aston Martin’in “sadık müşterisi” konumunda. Nitekim James Bond, “emektar DB5”i ilk kez 1964’te Sean Connery aracılığıyla “Altın Parmak” (Goldfinger) için kullanmış. Bayiden “0 km” aldığı aracın bakımlarını hiç aksatmayan Bond abimizin DB5’i, o kadar atlattığı badireye rağmen halen “gayış gibi” görünmekte... Tabii bu cümleyi gerçek sanmayın, Aston Martin verdi Bond’a onu... Zira Aston Martin, Bond için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor. 10’dan Bond filminde Aston Martin kullanılırken, “Spectre” filminde başrolü özellikle bu film için yapılmış bir DB10 oynamıştı.

Öte yandan Aston Martin, “son Bond” Daniel Craig’e “hayatının sonuna kadar” istediği herhangi bir modele “fabrikadan halka” şeklinde sahip olma hakkı da tanımış. Sadık müşteri kıyağı bu olsa gerek!

Öte yandan Bond’un emektar DB5’ini öyle bir çırpıda geçmek olmaz. Çünkü sıradan bir otomobil değil, bildiğiniz “fiyakalı panzer” kıvamında. Dönen plakaları, fırlatma koltuğu, silahı, kurşun geçirmez levhaları olan bu “yanar döner” otomobil, her defasında “Kesin sağ çıkmaz” denildiğinde geri döndü. Patlatılma sahneleri için 3 boyutlu yazıcıda kopyaları üretildi. 1964’te kullanılan asıl otomobil ise, 2010’da 2.6 milyon Sterlin’e bir Amerikalı’ya satıldı. Aston Martin, geçen yıl DB5’ten sınırlı sayıda yeniden üreteceğini açıklamıştı.

Otomobili  seven casus

Şimdilerde de bu aracın çocuklar için “Ölüme Zaman Yok” versiyonunu üretti. Yaklaşık 7 beygirlik bir elektrik motoru olan aracın 0’dan 60 km/s hıza 9 saniyede çıktığı söyleniyor. Gerçeğinden farksız olan bu araçta full çalışan göstergelerden deri koltuklara, faal ön ve arka lambalara her şey bire bir küçültülmüş olarak mevcut. Orijinal DB5 gibi 1059 adet üretilecekmiş. Fiyatı da 42 bin sterlinden başlıyor. Buyurun siz hesaplayın...

Otomobilsiz kalmadı şükür

James Bond, zaman zaman başka markalar da kullansa, şayet bir filminde Aston Martin’siz kalmışsa bilin ki, birtakım askilikler olmuştur.

Tıpkı, 1967 yapımı “İnsan İki Kere Yaşar” (You Only Live Twice) filmi için markanın patronlarının araç vermeyi reddetmesi gibi. Bu filmde Bond araçsız kalmamış tabii. Japon Toyota, 2000GT Coupe modelini üzeri açılır bir cabrio haline getirip Sean Connery’nin kullanımına vermiş.

Bunun dışında Bond’un Aston Martin’siz kalmasında “yapımcının” ve sponsorların parmağı var. Örneğin bir dönem General Motors, Ford, BMW gibi firmalar, Bond’un ticari başarısından dolayı filme araç sponsoru olmuş ya da anlaşmalar yapmış. Bu yüzden Bond’un bir dönem BMW’lerden inmediğini, çok Land Rover eskittiğini de biliriz...

Zevkini ‘yazarından’ almış!

James Bond’un otomobillerle bu denli içli dışlı oluşunun elbette bir nedeni var. Zira, James Bond karakterine ilk hayat veren ve romanlarını yazan Ian Fleming de öyleymiş. 

Otomobili  seven casus

Zengin bir ailenin çocuğu olan, ancak bir süre sonra aile tarafından bu servetten mahrum bırakılan Fleming, bu romanları Deniz Kuvvetleri’nde istihbarat biriminde edindiği hikayelerle yazmaya başlamış. Yani mesleğinden bir karakter yaratmış. O karakter yani James Bond da Fleming gibi gizli dosyalar, kadınlar, içki, silahlar ve otomobillerle “sıkı fıkı” olmuş. Merhum Fleming, bir tek adam öldürmekten çekinirmiş ama boynuz kulağı geçmiş, Bond gerekirse onu da yapıyor!

Fleming, edindiği servetle çeşitli otomobiller satın almış elbette. Hatta son olarak bir açık artırmada satılan otomobili, Bond’un neden pahalı ve az bulunur otomobiller kullandığı hakkında bir ipucu verebilir... 1962 AC Aceca Coupe ve dünyada tamı tamına sadece 6 adet var. Yeterli mi?

Öte yandan Bond’u Aston Martin’e kim alıştırdı dersiniz? 1959’da yayınlanan “Goldfinger” kitabında James Bond, “yüzsüzlük” edip “Bir Aston Martin veya Jaguar istiyorum bin” demişti. Kendisine bir Aston Martin DB3 tahsis edilmesini uygun gören de tabii ki Ian Fleming oldu. Ona da bir okuyucusu tavsiye etmiş. Bazı kaynakların yalancısıyım!

Stüdyo önüne park ettiler

Otomobili  seven casus

James Bond, filmlerinde tek bir otomobille yetinmez, illaki birden fazla otomobile biner, kullanır. Bond serisinin 1962’deki ilk filmi olan “Dr. No”da Sean Connery, (şimdilerde tarih olmuş) bir İngiliz markasının, Sunbeam’in 1961 model Alpine modelini kullanıyordu. Ancak filmde bir de Chevrolet Bel-Air kullandı.

1963’te çekilen Rusya’dan Sevgilerle (From Russia With Love) filmindeyse Bond’un otomobili, Ian Fleming’in de favorilerinden olan 1935 model bir Bentley’di. Bu filmde bir Chevrolet kamyonetin yanı sıra İstanbul’da bindiği şoförlü Rolls Royce da yer aldı.

1971’e gelinceye kadar yine Aston Martin kullanan Bond, “Ölümsüz Elmaslar”da (Diamonds Are Forever) bu kez Amerikan 1971 Mustang Mach 1’le tanındı. Yine bu filmde bir Cadillac cenaze aracı, bir Triumph Stag ve Ford Thunderbird de görüldü.

1973’te “Yaşamak İçin Öldür”de (Live and Let Die) Bond’un yaşamak için otobüs şoförlüğüne başladığını düşünenler çıkmıştı. Nitekim bu filmin en dikkat çekici aracı 1947 model iki katlı bir belediye otobüsüydü.

Bazıları tarih oldu

1974’teki “Altın Tabancalı Adam”da bu kez yine Amerikan AMC Hornet kullanan Bond, 1977’de “Beni Seven Casus”ta İngiliz Lotus’un Esprit S1 modeline transfer oldu. Bu otomobili geliştiren ve prototipini hazırlayan Lotus, aracın en iyi tanıtımının bir Bond filmiyle olacağını biliyordu. O tarihte filme başlamak üzere olan yapımcı Cubby Broccoli, aradığı otomobili film stüdyolarının önünde buldu. Çünkü otomobil, Lotus yöneticilerinden biri tarafından özellikle oraya park edilmişti. Tarihe “denize dalan otomobil” olarak geçen Lotus Esprit, Bond’a 1981’de “Senin Gözlerin İçin” (For Your Eyes Only) filminde de eşlik etti. Bu kez Turbo versiyonuyla.

Bond filmlerinde ayrıca Alfa Romeo GTV6, 156, 159, Jeep Wagoner, Cherokee, CJ-7, Audi 200 Avant, 200 Quattro, A6, çeşitli Bentley modelleri, BMW Z3, 750 iL, Z8, bolca Rover, Land Rover, Range Rover, yine bol miktarda Ford modelleri, Chevrolet’ler, Mercedes “çeşitleri”, Rolls Royce’lar ve üç kez de Saab 900 Turbo rol aldı.

Bunun yanında Bond’un kullandığı en gariban otomobiller arasında Citroen 2CV, Renault 11, Rus malı GAZ-31029 yer aldı.

Son bir bilgi... Bond bunca yıldır ayakta kalırken, araçlarını kullandığı bazı markalar tarih oldu. Tıpkı yukarıda söylediğim Sunbeam gibi. Ayrıca AMC, Saab, Triumph ve Mercury de otomotiv tarihinin tozlu raflarına kalktı.