Her otomotivci illa ki olaya otomobille başlamadı elbette. Mesela “traktör” ile başlayanlar oldu. Lamborghini gibi otomobil işine girip yürüyenler ya da Porsche gibi otomobildeki forsunu traktörde kullananlar... Bir de ürettikleri traktörlerle “otomobillere kafa tutanlar” vardı bir zamanlar...
Elbette “Arkadaş traktör de nereden çıktı şimdi?” diye içinden geçirip, hemen sayfa atlayacak ya da “Fesupanallah” çekerek hal ve hatırımı soranlar çıkacaktır... Ama ben bu yazıya, bunları göze alarak başladım zaten... Zira traktör deyip geçemeyeceğini pek çok araç var artık yollarda, tarlalarda. Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinde, Hindistan’da ciddi traktör yarışları düzenleniyor, traktör modifiye ediliyor, çok da ciddi ilgi görüyor.
Ben traktöre niye mi taktım? Aslında takmadım, yani “yolda giden tekerlekli her şey” gibi traktörleri de takip etmeye çalışıyorum. Ancak otomobille traktörün, bazı markalar için, yakın ilişkili bir konu olduğunu da biliyorum. Zaten bugün anlatmak istediğim de bu. Nitekim siz de bilirsiniz ki, Ferruccio Lamborghini “anasının karnından otomobilci” olarak doğmadı. Zira traktör üreticisi ve “Ferrari müşterisi” bir iş insanıydı. Satın aldığı otomobilin çıkardığı aksaklıklar, Enzo Ferrari’ye sorunun giderilmesi amacıyla yaptığı tavsiye karşılığında kendisine “Sen git, traktör işinle ilgilen. Otomobil işine karışma” gibilerinden bir yanıt alması onu otomobilci yapmıştı. Sonrasında kendi adıyla ürettiği otomobiller, gün geldi Ferrari’yi bile rahatsız etti ve marka, bir şekilde günümüze kadar oluştu, o da ayrı mesele.
Böyle sayısız örnek var tabii. Ben işim ise, aradan “sayılılarını” çekip çıkarmak, size anlatmak. Haydi başlayalım o zaman...
EN ESKİLERİNDEN
Bu konuda yani traktör üretimine niyetlenen otomobil üreticilerine en önemli orneklerden biri, kuşkusuz Henry Ford ve onun Ford şirketiydi. 1917’de “Fordson” markasıyla “Model F” traktörlerini üretmeye başlayan Ford, bunu otomobillerin seri üretiminden edindiği deneyimle yaptı. Dünyanın ilk hafif ve seri üretim traktörü olan Model F’in başarısı, Fordson şirketinin tamamen Ford bünyesine alınmasını sağladı. Bu arada Atatürk’ün traktör üzerinde çekilmiş fotoğraflarında görülen traktörün “Fordson” olduğunu hatırlatayım. 1939’da tanıtılan “9N” ise, ilk örneklerin aksine (onlar demir tekerlekliydi) kauçuk lastikli, hidrolik donanımlı ve yaygın servis güvenceliydi. 1984 yılına kadar macerasına devam eden bu şirket, daha sonra “Sperry-Holland Tractors”u aldı ve ortaya “Ford New Holland” çıktı. Sonra da 1991’de Fiat’a satıldı ve Ford adı markadan çıktı.
Sanırım biraz fazla detaya girdim, hemen hızlanıyorum... Ford gibi bu alanda fırsat gören bir ABD devi daha vardı: General Motors... O da 1917’de “Samson Sieve-Grip Tractor” şirketini alarak başladı. Aslında ilk amaç zorlu şartlarda kullanılabilecek kamyon ve otomobiller yapıp satmaktı. Hatta 9 kişilik, gerektiğinde koltukları çıkarılıp yük için kullanılabilecek bir araç geliştirdiler. Ancak bu araç piyasaya çıkmadı. Bunun yerine traktöre yöneldiler. iki prototip üretildi. 1919’da “Model M” ve ardından da “Çelik At” yani “Iron Horse” piyasaya çıktı. Chevrolet otomobil motoru kullanılmıştı ama kesinlikle Ford ile boy ölçüşemedi. GM bu girişimden 33 milyon dolar zarar etti ve 1923’te işi bıraktı.
ONLAR DA YAPTI
Ferruccio Lamborghini’nin girişimini yukarıda anlattım zaten. Traktör bölümünü 1970’lerde “SAME” şirketine satmış, hırs uğruna girdiği otomobil işine yoğunlaştımşı bay Lamborghini.
Volkswagen Beetle ve Porsche otomobilleriyle tanıdığımız Ferdinand Porsche ise, otomobillerin yanı sıra her şeye (tıpkı benim gibi) ilgi duyan, kabiliyetli biriydi. Hitler’in emriyle tank ve füze bile tasarlamıştı. Volkswagen markasıyla üretmek amacıyla traktör de tasarladı. 1934’te prototipler üretti. Dizel motorlu bu traktör projesini rafa kaldıran Porsche, daha sonra 1956’da “Mannesmann AG”, sadece dizel motor almayıp Porsche’nin tasarladığı traktörleri lisanslı üretmeye karar verdi. 1956 - 1963 yılları arasında 125 binden fazla Porsche traktör üretildi. Şimdilerde bile koleksiyonerlerin ve hatta çiftçilerin garajlarında bulunuyor bu traktörlerden. Türkiye’de de olduğunu belirtmeliyim.
Bunların yanı sıra otomobil üreticisi olup da, traktör üreten Fiat, Opel, Citroen ve Mitsubishi gibi markaları sayabilirim. Aynı şekilde şu an Mahindra da var aklı gelen.
OTOMOBİLE NİSPET
Öte yandan bazı traktörcüler de, ürettikleri araçların aynı zamanda otomobil gibi yollarda kullanılması için çekici ürünler üretiyordu. ABD kıtasında en ünlü örneklerden biri, kuşkusuz “Minneapolis Moline” idi. Zamanın güçlü traktör üreticilerinden olan Minnieapolis Moline, 1938’de otomobil pazarına girmeye karar verdi. Ancak bunu, yine bildiği gibi yaptı. “UDLX Comfortractor”, traktör ile otomobil konforu ve sürüşünü bir arada sunmayı amaçlıyordu. Tamamen kapalı, iki kişilik bir kabine sahip olan traktörün, kromajlı tamponları, kaloriferi, açılabilir camları, çakmağı bile vardı. 70 km/s hız yapabilen traktörün fiyatı o dönem için pahalı gelince, sadıcı 150 adet üretilebildi. Ancak şirket, ordu için iki kişilik benzer bir aracı daha üretti. Özellikle uçak çekmek için kullanılan 1943 model NTX, “Endüstriel Jeep” olarak da adlandırılıyor. Bir de bir sonraki yıl üretilen “UDXL” var.
Almanya’da üretilen “Lanz” da, benzer şekilde otomobil olarak kullanılabilen modeller üretmişti o dönemde. Şimdi bile koleksiyonerler için büyük değer taşıyan Lanz Bulldog, kendisine has motorları ve sesleriyle dikkat çekiyor. İnternetten bir tarayıp görün isterseniz.
Tabii bana ilginç gelen “Co-Op” traktörlerini de burada anayım. 1922’de Amerikan Kongresi’nin çıkardığı, çiftçi ve kovboyların ortak çalışmalarına, kooperatif kurmalarına olanak tanıyan yasa sonrası kurulan Tarım Kooperatifleri Birliği türü kuruluş, tarımda mekanik aletlerin, özellikle de traktörün yaygınlaşması için yollar aradı. Sonunda Parrett Traktör Şirketi ile çiftçilerin ihtiyaçlarına uygun traktörler üretilmesi için anlaşma imzaladı. Chrysler motorları ve aktarma sistemleri kullanan traktörler yaygınlaştı ve “CO-OP” markasıyla pazarlandı.
Evet, yeni modellere girmiyorum tabii ki. Emin olun, belki de atladıklarım bile olmuştur. Ancak şunu söyleyeyim, şu traktör yarışlarına ait videoları bulunsanız izleyin. Zira pek çok yarıştan daha zevkli olduklarını “hayretle” göreceksiniz...
İyi bayramlar şimdiden...