İlla her otomobil, rüyalarınızı süsleyecek diye bir kural yok! Zira bazıları var ki, insanların kâbuslarına girmiş, mezarı olmuş tekerlekli birer lanet olarak hafızalara kazınmış durumda...
Tüm dünyada binlerce, milyonlarca üretilen aynı modeldeki otomobiller, birbirinin aynı gibi görünse de mutlaka biri diğerinden her zaman farklıdır. Sahip oldukları ruh, kullanıcılarının farklı zevk ve beklentileri, içlerine konulanlar, yapılan modifiyeler ve elbette o otomobille yaşananlar... İşte, o “yaşananlar” kısmı biraz sıkıntı yaratabiliyor! Zira bu otomobiller “satın almak ya da kullanmak bile istemeyeceğiniz”, “kabusları süsleyen” araçlar olarak hafızalara yerleşebiliyor!
Bu otomobillerden en ünlülerinden biri, kuşkusuz Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’ın “Graf & Stift” marka otomobili. O dönemin lüks otomobil üreticilerinden biri olan “Graf & Stift”, Ferdinand’ın da tercihi olmuştu. Arşidük Franz Ferdinand, eşiyle birlikte bugünkü Bosna-Hersek’in Saraybosna kentine yaptığı ziyarete, konvoyu ile birlikte caddelerde halkı selamlayarak başlamıştı. Tam bu sırada bir kişi, eşi ve kendisinin bulunduğu otomobile bomba attı, ancak Ferdinand bu patlamadan kurtularak, Vali’nin evine ulaşmayı başardı. Burada sinirli bir şekilde “Siz misafirlerinizi bombayla mı karşılıyorsunuz?” diye bağıran Ferdinand, binada bir süre dinlendi. Ancak eşiyle birlikte, saldırıda yaralananları ziyaret etmek isteyen Ferdinand, tekrar aracına bindi.
Araç tekleyince...
Başka bir yol olmadığından, Arşidük ve eşi, bombalama olayının gerçekleştiği yerden geçmek zorundaydı. Ancak buradan geçerken Ferdinand’ın otomobili teklemeye başladı ve yavaşladı.
O sırada arkadaşlarıyla birlikte çevredeki bir kafeteryada oturan 19 yaşındaki Sırp milliyetçi Gavrilo Princip, bunu fırsat bildi ve koşarak, 20. yüzyılın en büyük felaketlerinden biri kabul edilen ve 1. Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olan suikastı gerçekleştirdi. Tekleyen 1910 model “Graf & Stift Double Phaeton”, 16 milyonun hayatını kaybettiği uluslararası bir savaşın çıkmasında “istemeden” rol oynamıştı.
Ferdinand’ın öldürülmesinin ardından satılan otomobil, gelecek 12 yılda 15 farklı sahip gördü, çeşitli kazalara karıştı ve 13 kişinin ölümüne tanıklık etti. Sahiplerinden biri olan Avusturyalı general sürgünde hayatını kaybetti. Bir diğer sahibi, aracı aldıktan sadece 9 gün sonra kaza yaparak ağaca çarptı. Bir başka sahibi ise intihar etti. Yugoslavya Valisi, aynı araçla
4 kaza geçirdi ve birinde de kolunu kaybetti. Aracı bir arkadaşına satarken, “4 tekerlekli lanet” yine işbaşındaydı ve bu kişinin de kaza geçirmesine neden oldu. Bir İsviçreli yarış pilotu da, “Double Pheaton”un gazabına uğrarken, son sahibi Romanyalı bir garaj sahibiydi. Tiber Hirshfeld, onu 5 arkadaşıyla birlikte bir düğüne gitmek için kullandı. Ancak araç bir anda kontrolden çıktı. Araçtakilerin tümü olmüştü.
Bununla birlikte aracın, Ferdinand’ın ölümünün ardından hiç kullanılmadığı da söylentiler arasında. Nitekim Avusturya’da bir müzede bulunan otomobil henüz daha “8.596” kilometrede.
Otomobil değil sanki şeytan!
Amerika onu “kaya kartalı” lakabıyla tanıyor. Aslen kendisi 1964 model Dodge 330 Limited Edition. Her şey onun, Old Orchard Beach’te 3 polis tarafından kullanılmasıyla başladı. Bu üç polis de, zaman zaman söz konusu aracın direksiyonuna geçmişti. Ve sonunda üçü de, önce ailelerini ardından da kendilerini öldürerek GoldenEagle’ın gazabına uğradı.
Bunun üzerine polis teşkilatı, otomobili, Allen adlı birine sattı. Otomobil, Allen ve ailesinin sahipliği altındayken şaşırtıcı şekilde “masum” kaldı. Taa ki, aracın namını duyan iki yerel kilise grubunun, araçtaki şeytanı çıkarmak amacıyla onu tahrip etme planlarını uygulamaya konayana kadar. Aracı parçalama girişiminin ardından söz konusu grupların iki lideri bir TIR’ın çarpması sonucu öldü. Yine iki gruptan 32 kişi de, farklı senaryolarda ölümle burun buruna geldi. Aralarından 4’ünü yıldırım çarptı.
Aracın lanetinin sonraki yıllarda da sürdüğü kaydediliyor. Ona dokunan iki çocuktan biri kaza geçirirken, diğeri de evcil hayvanının ve ebeveynlerinin ölümüne neden olmuş ardından da evini yakmış. Allen’ın kızı, saldırılar sonucu parçalanan otomobili yeniden toplamak için yardım kampanyası başlattı. Şimdilerde aracın restore edildiği ve kimsenin ölümüne neden olmadığı belirtiliyor. Zaten Wendy Allen tüm bu iddiaları reddediyor ve “Bakın, bizim ailemizde kimse kimseyi öldürmedi” diyor.
Hurdası bile can aldı!
Bir “baş belası” otomobil de, ABD’li ünlü aktör Jemas Dean’e aitti. “Küçük fırlama” adını taktığı Porsche 550 Spyder’ı henüz daha yeni almıştı. 1955’te, mekanikeriyle birlikte katıldığı bir yol yarışı sırasında başka bir otomobile çarparak kaza yaptı. Parçalanan otomobilden çıkarılan mekaniker yaralanırken, Dean, hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybetti. Ancak otomobil, sadece bununla kalmadı.
“Batmobil” başta olmak üzere pek çok filmde rol alan efanevi otomobillerin yapımcısı George Barris, bu otomobili satın aldı. Otomobil tamir için platforma çıkarılırken düştü ve çalışanlardan birinin ayağını kırdı. Ardından motoru ve vites kutusu iki farklı yarışçıya satıldı. Bu yarışçılardan biri yarış sırasında ağaca çarpıp hayatını kaybederken, diğeri ciddi yaralanmalara rağmen kurtuldu. Dean’in aracından kalan iki lastik ise bir başka sürücüye satıldı, ancak her ikisi de aynı anda patlayıp takılan aracın yol dışına çıkmasına neden oldu.
Aracın şasisini çalmaya çalışan hırsızlar yaralandı, aracın sergilendiği bir garajda yangın çıktı. Barris, aracın kalıntılarını geri almak durumunda kaldı. Ancak bunlar da, Barris’in garajına getirilirken yolda kayboldu. Bir daha da bulunamadı. En son aracın vites kutusu,
382 bin dolara satıldı.
Ölüm Meleği’nin ‘makam aracı’
Karşınızda gördüğünüz, sıradan bir 1968 Volkswagen minibüs olabilir. Ancak o, “Ölüm Meleği” olarak anılan Doktor Jack Kevorkian’a aitti. Yaklaşık 10 yıl önce hayatını kaybeden Kevorkian, kurtulma ihtimali bulunmayan ağır hastaların ölümüne yardımcı olduğu için “Ölüm Meleği” olarak anılan anılıyordu. 130 umutsuz hastaya ötenazi yardımında bulunan, “birinci-ikinci derece cinayet” suçlarından 8 yıl hapis yatan ve 2007’de serbest kalan Kevorkian, Al Pacino tarafından sinemada canlandırılmıştı. Kevorkian’ın, ötenazilerin büyük bölümünü bu minibüste gerçekleştirdiği biliniyordu. Araç, 2015 yılında neredeyse hurda bir halde 25 bin dolara Travel Channel programcısı Zak Bagans’a satıldı. Bagans, bu aracı “paranormal aktiviteler” üzerine bir dizide kullanacağını açıklamıştı. Araç, en son Bagans’ın kurduğu müzede görülmüştü.