Size Kordon desem...
Eminim pek çoğunuzun aklına hemen işgal edilmiş kaldırımlar, kafa patlatan gürültü ya da bitmek bilmeyen tente krizi gelecek.
Bir bölümünüz de, müşteriyi “keriz” gibi görüp, “hesap” adı altında “soygun” yapmaya çalışan “mekanları” sayabilir.
Oysa Kordon demek, İzmir demek...
Kordon demek, ilham demek...
Kordon demek, şarkı demek, şiir demek...
Oysa bugün geldiğimiz noktada, İzmir’in bu doyumsuz güzelliği öyle veya böyle kirletildi.
İzmirli ya korkusundan, ya da ekonomik durumunun yetersizliğinden bu güzellikten uzak kaldı.
Bir bardak çayın 2 liradan başladığı, ikinciyi içmeyene, “Burası söğüt gölgesi mi” denilen bir yere neden gitsinler?
Hele hele ay sonunu zor getirebiliyorsa, değil liranın kuruşun hesabını yapar hale geldiyse...
Kısacası o güzelim Kordon, sadece cebinde parası olan insanların soluk alabildiği, huzur ortamının yerini kavgaya bıraktığı imtiyazlı bir bölge oldu çıktı.
İşti o Kordon’da eskiden NATO binası olarak kullanılan, daha sonra da orduevine çevrilen bir yapı var.
Oraya da askerin “imtiyazlı” olanı girebiliyor sadece.
Uzman çavuş, astsubay, küçük rütbeli giremez...
Gelin görün ki, askerin imtiyazlısı da nedense pek tercih etmediğinden öylece duruyor o bina. Orduevi olarak sinek avlıyor yani...
Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, geçtiğimiz günlerde bir girişimde bulundu.
Milli Savunma Bakanlığı’na bir yazı yazarak, Kordon Orduevi’nin belediyeye devredilmesini istedi.
Hatta bir de seçenek sundu Milli Savunma Bakanlığı’na;
“Eğer tesisin otel kısmını vermek istemezseniz, hiç değilse terası verin” diye...
Başkan Tartan’a sordum, “Ne yapacaksınız burayı?” diye.
Projesi hazır.
“Orası İzmir’in en prestijli bölgesi. Ama ne yazık ki atıl duruyor. Oysa turizme kazandırılması lazım. Eğer bakanlık teklifimizi kabul ederse, orasını mükemmel bir turistik tesis haline getirebiliriz” diyor Tartan.
Teras konusundaki ısrarcılığını soruyorum bu kez...
Bu sorunun da cevabı hazır:
“Kordon’da dar gelirlilerin gelip güvenle oturabileceği bir mekan yok. Teklifimiz kabul edilirse o terası, 50 kuruşa çay içilebilen, 1 liraya tost yenilebilen herkesin gelip oturabileceği bir mekan haline getireceğiz. Otel bize verilse de terasın işlevi bu olacak.”
Bunun anlamı ne biliyor musunuz?
İzmirlinin Kordon’u yeniden yaşaması demek.
Diş geçiremeyecekleri bir rakip geldiği için, Kordon’daki işletmeler de kendilerini zorunlu olarak terbiye etmek zorunda kalacak.
Yani Kordon’un yeniden İzmir olması demek.
Umarım Milli Savunma Bakanlığı, Konak Belediyesi’nin bu teklifini kabul eder ve imtiyazlı bir grup yerine halkın kullanımına sunar.
Ankara Asfaltı’na dikkat!
Son zamanlarda Sirgeli Kavşağı’ndan Bornova istikametine doğru Ankara Asfaltı üzerinde bir terör yaşanıyor. Hız limitinin 70 km. olduğu ancak pek çok sürücünün buna pek uymadığı yolda durak olmamasına rağmen özellikle Menemen-İzmir hattında çalışan minibüsler istedikleri gibi durup kalkıyor. Arkadan süratle gelen bir araç durabilir mi diye hiç düşündükleri yok.
Ey yetkililer! Eğer İzmir trafiği, zaman zaman da yolcu kapma kavgasına girişen bu minibüsçülerin terörünü durdurmazsanız, o asfalt bir gün kan gölüne döner, haberiniz olsun.