Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İtalya'da son seçimleri kıl payı farkla Sosyalistler kazandı. Baykal bir sosyalist dayanışma anlayışıyla İtalya'yı destekleseydi bu anlaşılabilirdi. Ama öyle dememiş. Erdoğan'a gelince... "Başbakan arkadaşım diyebilirdi". Gerçi çok yanlış olurdu. Ama zaten değil. Berlusconi düştü, Prodi geldi. Kupa başladığından bu yana hep azgelişmiş ülkeleri tuttum. Brezilya ile Fransa oynarken taraf değiştirdim. Fransız takımının etnik yapısı beni çok etkiledi. Ülkenin ne kadar ezilmiş unsuru varsa o takımdaydı. Takımda iki beyaz vardı: biri kaleci Barthez, diğeri de Cimbomlu Ribery. Ribery de karısı nedeniyle Müslüman olmuş. Gerisi olduğu gibi Afrikalıydı. Dünya Kupası finalinden bir gün önce Başbakan Erdoğan, CHP'nin yeni binasını ziyaret ederken Baykal'la sohbetinde, AB'ye verdiği destek nedeniyle İtalya'yı tuttuğunu söylemiş. Baykal da katılmış. Hayırlı olsun. Biz ise Fransa'yı destekliyorduk. Kibirli Fransızların tüm onuru Afrika'nın çeşitli köşelerinden göçüp gelen "baldırı çıplaklara" kalmıştı! O beğenmedikleri, sırt çevirdikleri, aşağıladıkları azınlıklara! Paris'in banliyölerinde ortalığı ateşe veren işsizler, yoksullar onların akrabalarıydı. Gerçi futbol sayesinde zengin olmuşlardı. Ama olamasalardı, derilerinin rengi ya da inançları nedeniyle onlar da horlanacaktı. İşte bunun için Fransa'yı tuttum.Zeyneddin Zidane. Aslen Cezayirli. Yani tıpkı benim gibi bir Osmanlı tebaası. Onun kaptanı olduğu takımı tutmayacağım da, göstermelik AB'de Türkiye'yi destekliyor diye İtalya'yı mı tutacağım? Geçiniz! Ne sosyalistliğimi yitirdim, ne de dini inançlarımı! Üstelik Kuzey Afrikalı Araplar, Ortadoğulu Arapların aksine Türkleri çok sever. Beni şaşırtan Müslüman Erdoğan'ın içinde tek Müslüman olmayan takımı, içinde Müslüman olan takıma yeğlemesi; solcu Baykal'ın da ezilmişlerin takımını görmezden gelmesi.Şimdi gelelim olaylı finale. Zidane neden kafa attı? Zidane bir futbolcu olarak kavgacı olarak bilinseydi mesele yoktu. Hemen mahkûm edilirdi. Ancak belli ki, aşırı ölçüde kışkırtılmış, küfredilmiş. Hatta maçın geri kalanını seyredemediği gibi, madalya törenine bile çıkamadı. Bu denli onurunun kırıldığı anlaşılıyor. Neden Fransa'yı tuttum? Kimileri "yakışmadı" diye Zidane'a kızıyor. Doğru, Zidane'ın yaptığı hareket fevriydi. Sabredebilseydi daha hayırlı olurdu. Ancak küfredene de hiçbir şey denmiyor. Küfreden sanki suçsuz! Sporda karşı takımın kaptanının annesine ağır hakaret et, cezasız kal. Materazzi belki kamuoyunda yara aldı, ama ülkesi kupayı kaptı. Ettiği küfür yanına kâr kaldı. Onuru ve gururunu koruyan Zidane ise zararda. Finaline gölge düştü. Kupa bu nedenle adil olmadı.Bu kupayı Fransa'nın o ezilmişlerinin almasını o kadar çok istiyordum ki. Marsilya'da Arap Çarşısı içinden yetişmiş ya da Paris'in banliyölerinden gelmiş gençler sayesinde kupa kazanılsaydı keşke. Olmadı. Ama Zidane dünyaya şunu gösterdi: Biz ezilmişler ülkemizin gururu olduk. Bizi artık ezemez, horlayamazsınız. Bizim de onur ve gururumuz var! Unutmayın ki Zizou, Kuzey Afrikalı ilk Fransız ilah. Türkleri Avrupa'ya almak istemeyen Fransızlar, Cezayirlileri de ülkelerinde istemiyorlar. Ama Zizou sayesinde tribünlerde olabildiler. Bugün 14 Temmuz. Özgürlük Fransızlara hayırlı olsun! hgunes@milliyet.com.tr Onuruna yenik düştü