Aslına bakarsanız, başka ülkelerde, mesela İngilterede taraf değiştirme (crossing the floor) yok değil. (İngilterede iki tribünlü parlamentoda parti değiştirme, karşı tribüne geçme anlamında) Ancak İngiliz siyaset tarihinde bu nadir görülüyor. Çünkü liderler tiran gibi davranmıyor. Mesela 1963 yılında İngiliz İşçi Partisi lideri Hugh Gaitskell ölünce, yerine aday olup üçüncü olan James Callaghan (geçenlerde vefat etti) kazanan aday Harold Wilson tarafından daha sonra Maliye Bakanlığına getirilebilmişti. Bizde ise liderlerin rakiplerinden ödü patlar. Son zamanlarda bu fobi öyle hale geldi ki, artık dayanamayıp partiden atıyorlar.CHPden istifaların bir kısmı SHPde, ama bir kısmı da ANAPta ve AKPde noktalandı. Demek ki, parti yönetimi epeyce devşirme toplamış! CHP yönetimi son günlerde "sözde Ermeni soykırımıyla" ilgileneceği yerde kendi uyguladığı soykırımla ilgilense, belki CHPlilerin soyu tükenmeyecek! CHP AKPden çok farklı bir parti. Birini bazı milletvekilleri tepkiyle kurmuşlar, diğerini ise cumhuriyetin kurucusu kurmuş. Son seçimlerde birinin lideri partisine oy toplamış, diğerinin lideri partisine rağmen oy alamamış! Biri bilgili değil, ama başarılı; partisini iktidara taşımış. Diğeri ise bilgili ama başarısız; partisine hiç iktidar yüzü göstermemiş. Çok daha üzücü! Birinin lideri genç, diğerinin yaşlı. Ancak ikisinin de parti içinde ortak bir tarafı var: Dediğim dedik! Hal böyle olunca kısa sürede seçmen partisinden soğuyor, zemin kayıyor.AKP hükümeti kendi politikalarını uygulayamıyor. Zaten belirgin bir programı yok. CHP ise kendini yenilemeyen, yaşlı bir kütleye dönüşmüş. Kimileri CHPyi geriatrik olarak niteliyor. Parti içinde oluşan muhalefet ise ideolojik bir temel, ya da belli ilkeleri sergileyemediğinden kalıcı olamıyor. Nitekim, geçen kurultayda yönetime meydan okuyan Sarıgül parti içi demokrasisinin katledildiği tüzük değişikliklerine destek vermiş, Livaneli ise sessiz kalmıştı.Düşünün bir defa; son kurultayında 460 kadar oy alan genel başkan adayı partiden atıldı. "Ben hepsinden daha iyi yönetirim" diyen ve peşine 20den fazla milletvekili takan diğer aday ise 27 gün sonra partisinden istifa etti. Seçilen genel başkan da kendisine oy vermeyen tüm parti yönetimlerini görevden aldı. Ve bu, oybirliğiyle karara bağlandı. İşte CHPdeki durum!CHP hem seçmenini kaybediyor, hem de örgütünü. Bunun aşılması için önce parti içi demokrasi ve her türlü adaylığın lidere değil, örgüte bırakılması şart. Milletvekillerinin böylesi bir kampanyaya destek vermesi ve daha sonra belki bir haftalık (spor değil, konferans salonunda) bir program kurultayıyla politikalarda yenilenme arayışı gerekiyor.CHPnin apartman dairelerinden çıkıp gecekondulara girmenin yolunu bulması gerek. CHP ya tuzu kuruların partisi kalacak, ya da ezilenlerin umudu olacak! hgunes@milliyet.com.tr Geçtiğimiz haftalarda birçok milletvekili partisinden istifa etti. Aslında bu tür zemin kaymaları bir demokrasi ayıbı. Çünkü alınmış oylar başka partilere taşınıyor. Oysa seçmen kişiye değil, partiye oy veriyor. Ama türlü yolsuzluk ve haksızlık karşısında demokratik mücadele tıkanınca, istifalar da kaçınılmazlaşıyor.