Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Konu önemli. Çünkü neo-liberaller, özellikle son yıllarda, devletin ekonomi alanında verimsizliklere neden olduğu savından hareketle, piyasa düzenini adeta tanrılaştırıyor. Oysa verimli sayılan bizzat o düzenin, en önemli toplumsal sorun hakkında çaresiz kalması göz ardı edilemeyecek bir açmaz. Gelişmiş Batı'da bile işsizlik kol geziyor. Dostum Taha Akyol'un sadaka sistemiyle yoksulluk mücadelesi önerisine karşı çıkarak çıktığımız yola devam ediyoruz. Önceki yazımızda liberal ekonomi politikalarının yoksulluk ve işsizlik olgusuna çözüm bulamadığını, 20.yüzyılın başında ciddi bir sarsıntı yaşadığını belirttik. Batı'da piyasa düzeninin egemen olduğu tüm ekonomilerde işsizlik hâlâ başlıca adaletsizlik, ya da toplumsal sorun olarak sürüyor. Önce ekonomist olmayanlara "piyasa" kavramını açıklayalım. Arz ve talebin fiyatı belirlemesi mekanizmasına piyasa deniyor. Ancak oluşan denge her zaman refahı en üste çıkarmıyor, gelir dağılımı da bozulabiliyor. Mesela işgücü piyasasında belirlenen denge ücret işsizliğe neden olabiliyor. Ya da satın alınan bir mal en ucuz noktada olmayabiliyor. Çünkü tam rekabet bir ütopya. Gerçek değil.Yanlış anlaşılmasın. Piyasa düzeninin eğriliğine bakıp da, onun yerine daha eğri olan bir mekanizmayı önermek de doğru değil. Çünkü merkezi planlamaya dayanan sistemlerin katı, dinamizmden yoksun olduğu artık belli. Bu nedenle piyasa düzenini toplumların kabul edebileceği bir biçime dönüştürmekten başka çare yok! Verimlilik konusundaki kişisel düşüncemiz ise, özel mülkiyetin genellikle daha fazla verimlilik sağladığı yönde. Fakat bunu şaşmaz bir kural sanmamak gerek. Robert Millward'un 1981 tarihinde The Economic Journal'da çıkan makalesinde İngiltere'deki kamu teşekküllerinin özel kesimden daha verimli olabildiği rakamlarla sergileniyordu. Üstelik İngiliz KİT'lerinin döküldüğü bir dönemde! Çünkü özel kesimdeki verimsizlikler genellikle göz ardı edilir. Kaldı ki, genellikle devletin eline kâr etmesi zor kuruluşlar bırakılır. Buna rağmen, İngiltere'de bir kamu kuruluşu olan BBC'nin verimsizliğini kim iddia edebilir! Dünyanın en büyük otomotiv kuruluşlarından biri Renault'nun mali durumu sağlam iken, Amerikan firması GM mali yükler nedeniyle sallanıyor. Piyasa ve verimlilik Konuya şöyle yaklaşmak gerekir: Piyasa ideal bir toplumsal düzeni sağlamamakta. Ancak elimizde çalışır başka bir ekonomik sistem de olmadığından, hiç olmazsa arızalarını bildiğimiz bu sistemi belli takviyelerle sürdürebiliriz. Arızalara gelince. Başta malum tekel ve oligopoller var ki, bunlar refahı azamileştirmeyen fiyat dengeleri ortaya çıkarıyor. Bu belli fiyat katılıkları getirdiği gibi, uzun vadeli kontratlar da piyasalardaki esnekliği engelliyor. Üstelik fiyat değiştirmek de kolay değil; mönü maliyetleri oluyor. Ayrıca piyasalarda eşgüdüm başarısızlıkları yaşanabiliyor. Hepsinden öte, piyasada enformasyon ne bedava, ne bol, ne de simetrik. Yani herkese aynı anda ve aynı ölçüde bilgi gelmiyor. İşte bu nedenle kural ve cezalarıyla piyasayı düzenlemek gerekiyor. Hatta zaman zaman bizzat devletin piyasalara müdahale etmesi gerekiyor. Çağımızda mülkiyetin özelde olduğu, ancak kural ve denetimlerin kamu tarafından yapıldığı, bunun da sonuç vermediği durumlarda doğrudan müdahalenin yapıldığı bir piyasa sisteminde küresel bir konsensüs gelişiyor. hgunes@milliyet.com.tr Sosyal takviyeli piyasa