Gösterge İkincisi, bazı Türk firmaları öylesine büyüdü ki, kimi Çin'de fabrika alıyor, kimi Almanya'da marka, kimi de Doğu Avrupa'da basın kuruluşları, ya da emlak yatırımı yapılıyor. Bu yönüyle Türk firmalarının yurtdışına açılması son derece olumlu. Hatta daha da ötesi sevindirici.Ama bir başka yönü de gözden kaçırmamalıyız. Türkiye doğrudan yeni yatırımların yapılması için cazibesini yitiriyorsa bu son derece üzücü olur. Nitekim son yıllarda Türkiye'ye gelen yabancı yatırımlar hep mevcut varlıkları satın alma yönündeydi. Yeni bir istihdam kapasitesi, ya da ihracatı artırma yönünde katkı sağlamadılar. Son yıllarda ilginç bir değişim gözleniyor. Türk yatırımcılar yurtdışında daha fazla yatırım yapıyor. Bunu olumlu olarak da yorumlamak mümkün. Küreselleşmenin gelişmesi bunun bir etmeni. Artık üretim ya da ekonomik faaliyetler her ülkede benzer yasal koşullarda yapılıyor. Nerede daha ekonomik ya da verimli koşullar yakalanırsa hemen oraya gitmek mümkün oluyor. İlk başlarda bu, Türkiye'de sağlanan makroekonomik istikrara ve değişen yatırım iklimine bağlandı. Ancak şimdi bunun asıl etmeni daha iyi anlaşılıyor. Bu denli yüksek sermaye akımında hiç kuşku yok ki, küresel likidite bolluğu çok büyük rol oynadı. Yani asıl etmen, dünyada paranın ucuz olması. Nitekim geçen yıl 11 ayda 17.4 milyar dolar yatırım yapılırken, bu yıl 14.7 milyar dolar yatırım elde edildi. Üstelik bunun 6 milyar dolara yakını Akbank hisse satışı ile Finansbank'ın çağrı muafiyetinden gelen parasıyla elde edildi. Bunu bir kenara koyarsak, yabancı yatırımların nasıl düştüğü daha iyi anlaşılır. Hele son aylarda yaşanan küresel çalkantıyla yabancı yatırımların daha da azaldığı anlaşılıyor.Diğer bir deyimle, Türkiye aslında birçok benzer ülke gibi birkaç yıl bol para çekti. Yüksek bir büyüme hızına erişti. Şimdi bu performans düşüyor. Bu hafta açıklanan 11 aylık ödemeler dengesi verilerinde de bu durum açıkça gözleniyor. Geçen yıl yurtdışında Türklerin yaptığı yatırımlar 841 milyon dolarken, bu yıl 2 milyara yaklaşmış. Yani ciddi boyutta sermaye yurtdışına kayıyor. Asıl etmen küresel bolluk Asıl dönüşün başladığı yıl 1998 yılı olmuş. 1980-1998 arası, yani tam 18 yılda yurtdışında 968 milyon dolar yatırım yapılmış. Fakat sonraki dönemde hemen her yıl 614 milyon dolarlık yatırım yurtdışına akmış. Hele son zamanlarda bunun 2 milyar doları geçmesi karşısında oturup düşünmek gerekiyor. Bu gerçekten olumlu mu, yoksa bir üretim merkezi olarak Türkiye cazip olmaktan çıkıyor mu?2004 yılında dışarıya giden yatırımlar 860 milyon dolardı. Ertesi yıl 1 milyar doları aştı. 2006 yılında da yine yaklaşık 1 milyar dolar kadar oldu. Neden 2007 yılında bu daha da yükselip 2 milyar doları geçiyor?Geldiğimiz noktada milli gelirin AB düzeyine bir an önce yaklaşmasını arzu ediyorsak, mutlaka yatırımları artırmamız gerekiyor. Bu sadece yabancı yatırımla sağlanamaz. Mutlaka yerli sermayemize sahip çıkmamız ve korumamız gerekiyor. hgunes@milliyet.com.tr Son 10 yıldaki değişim