Osmanlı Devleti’nin belalısı Balkanlar’da da, Kafkaslar’da da hep Ruslar olmuştur. Balkanlar’daki soydaşlarına sahip çıkan Ruslar, Kafkaslar’da da Osmanlı’nın soydaşlarını tahakküm altına almaya çalışmıştır.
KurtuluÅŸ Savaşı’nda Atatürk Sovyetler’le iyi iliÅŸkiler oturtsa da, bu uzun soluklu olamamıştır. Türkiye daha sonra bölgede batının sadık bekçisi rolünü üstlenmiÅŸtir. Sovyetler BirliÄŸi dağılıp, komünist sistem çökerken Türk kökenli de birçok ülke oluÅŸtuÄŸunda Türkiye bu yeni cumhuriyetlerle yakın iliÅŸki kurdu. Ancak bu çaba kimi zaman Rusya ile oldukça gergin süreçler yarattı. Mamafih, o zaman Rusya daha çok kendi başının çaresine bakıyordu. Zaten ekonomisi de bir hayli sorunluydu.Â
Buna raÄŸmen Türkiye bu süreçte, paradoksal biçimde, çevresindeki bu büyük ve geliÅŸen ekonomiden yararlanmaya çalıştı. Bu da Türkiye’nin bölgede ki rolünü bir hayli zorladı. Fakat Rusya ÅŸimdi daha etkin olmaya çalışıyor. Giderek çevresinde daralan ABD etkisini de ortadan kaldırmaya çalışıyor.Â
Bağımlılığın kaynakları
Gelinen son noktada Türkiye’nin Rusya ile ekonomik ilişkileri 3 noktada toplanıyor;
Rusya artık Türkiye’nin en büyük ithalat yaptığı ülke (yüzde 16);
Rusya artık Türkiye’nin en fazla turist çektiği ülke;
Rusya artık Türk müteahhitlerin en fazla iş aldığı ülke: 2000-2005 yılları arasında yüzde 14.7 ile ilk sırayı alıyor.
Daha ne olsun denebilir. Ancak Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı 5’inci ülke de (yüzde 5) Rusya. Ve en önemlisi, Mavi Akım projesiyle Türkiye enerjide büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı hale gelmiş durumda.
2007’de TüpraÅŸ (Koç grubu) ithal edilen 23.4 milyon ton ham petrolün 9.3 milyon tonunu bu ülkeden temin etti. Ä°ran 8.9 milyon ton ile en fazla petrol ithal edilen ikinci ülke olurken, Suudi Arabistan 3.3 milyon ton ile üçüncü sırada yer aldı.Â
Kamu şirketi Botaş ise doğalgazı ağırlıklı olarak Rusya’dan tedarik etti. Geçen yıl iç tüketimi karşılamak için ithal edilen 36.4 milyar metreküp gazın 23.1 milyar metreküpü Rusya’dan, 6.1 milyar metreküpü ise İran’dan alındı. Geri kalan 7.2 milyar metreküp ise Azerbaycan, Cezayir ve Nijerya’dan temin edildi. Kısacası, petrolde ithalatın yüzde 40’ı, doğalgazda da yüzde 64’ü Rusya’dan sağlanıyor.
Kurtulma çabaları
Şimdi bu koşullar altında Türkiye’nin Rusya’ya karşı dış politika geliştirmesi bir hayli zor. Gerçi Türkiye Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak için farklı ülkelerde alım yapmaya çalışıyor. Ancak bunu bilen İranlılar da yan çizerek Türkiye’yi sıkıştırıyor. Son Ahmedinecad ziyaretinde bu konuda bir türlü anlaşmanın sağlanamadığı biliniyor. Kısacası, Türkiye Rusya’ya bağımlı hale gelmekten bir türlü kurtulamıyor.
Rusya’nın elindeki enerji kaynağını Akdeniz’e aktarabilmesi Türkiye dışında pek olanaklı değil. Türkiye stratejik konumuyla bir dağıtım merkezi olma çabasında. Rusya’ya olan bu bağımlılığını da boru hatlarıyla karşılıklı bağımlılığa dönüştürmeye çalışıyor. Ancak bunun oldukça zor olduğu da son zamanlarda anlaşılmaya başladı. Çünkü buna uyanan Ruslar da bütün hatların Türkiye’den geçmemesi için çaba gösteriyor. Rusya Türkiye’nin konumunun alternatifsiz olmadığı kanısında... Bölgedeki dağıtım ağlarının hepsi Türkiye’den geçse iş kolay...