1970’li yıllarda AKP’nin siyasal selefleri “turizm ahlak götürür” derdi. Benzer biçimde Başbakan Tayyip Erdoğan da birkaç yıl önce “batının kötü taraflarını değil, iyi taraflarını alalım” demişti. Kuşkusuz yabancı turistleri kastetti. İlginçtir batıda da Erdoğan gibi düşünenler var. Geçen yıl (13 Eylül 2008) Washington Post gazetesinde Elizabeth Becker imzalı bir haber-yorum yayımlanmış ve turizm sektörünün verdiği zararlar işlenmişti.
Turizm ABD için 21. yüzyılın en önemli sektörlerinden biri; 14 trilyon dolarlık milli gelirin 1.2 trilyon doları bu kesimden elde ediliyor. Dünyada ise 1960 yılında turizm sektörü emeklerken seyahat yapan kişi sayısı 25 milyondu. 1970 yılında bu 165 milyona ulaştı. Geçen yıl ise sayı 900 milyona dayandı. Böylece 7 trilyon dolarlık bir pazar oluştu.
Doğru yönetmek gereği
Bundan 5 yıl önce Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü kuruldu ve kendine iki hedef koydu; birincisi, yoksul ülkelerin turizm endüstrisinden yararlanması, ikincisi de küresel turizm patlamasından olabildiğince büyük pay kapması... Bu örgütün başındaki Geoffrey Lipman’a göre bu endüstrinin en önemli özelliği hem yoksulluğa karşı etkin olması, hem de çevreyi korumaya özen göstermesi gereği. Eğer doğru yönetilirse, turizm hem çevreye, hem de toplumsal geleneklere saygı gösterebiliyor. Yine yöresel istihdama katkıda bulunabiliyor ve yoksullara gelir sağlayabiliyor.
Bununla beraber turizm bugün dünyadaki kirlenmenin yüzde 5’inden sorumlu. Az değil! Seyahat gemileri denizi kirletmede neredeyse bir numara. Uçaklardan 3 kat fazla kirlilik yaratıyor. Geçen yıl Norveç, bu tür gemilerin Antarktika sahillerinde dolaşmasını yasakladı.
Turistlerden yaka silkmek
Yoksul ülkelerde kuralsızca yapılan turizm yapıları kıt kaynakları, ama özellikle suyu yok ediyor. Turistler ise o ülkenin kıt kaynaklarını kullanırken, bırakınız özeni, hoyratça heba ediyor. Bu arada zamanla belli turizm merkezlerinin hayalet şehir haline geleceği kaygısı da var. Yerli halkın bir kısmı turist ordularından kaçmak için şehrin dışına kaçmak zorunda kalıyor. Örneğin Venedik’te halkın yarısı kent dışına göçünce sırf bu nedenle geçen yıl toplu bir boykot yapıldı.
Yine geçen yaz İngiltere’de bir rapor yayımlandı ve kırsal kesimde hafta sonu evlerinin gelişmesiyle fiyatların uçtuğuna, kentin yaşanamaz hale geldiğine işaret edildi. Fakat hepsinden öte seks turizmi ortalığı kasıp kavurmaya başladı. Eskiden gizli kapaklı olan bu iş, şimdi birçok gencin fuhuşa sürüklenmesine yol açıyor. ABD Adalet Bakanlığı, Tayland, Endonezya ve Filipinler’de milli gelirin yüzde 2-14 arası bir kısmının fuhuştan elde edildiğini tahmin ediyor.
Turizm gerçekten zararlı mı? Ahlaki erozyona, çevre kirliliğine neden olduğu ortada. Örneğin, ABD turizmin bir parçası olarak cinselliği tam anlamıyla ortadan kaldırsa da, Avrupa’daki çevre konularından ders alarak turizm sektörünü düzenlemiş değil.
Kısacası, turizmin de denetlenmesi ve düzenlenmesi şart. Hem de kapsamlı biçimde.