Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlki bilinen bir sonuç. Kırsal kesimde aylık harcama 861 YTL iken, kentlerde bu 1.218 YTL'ye çıkıyor. Yani, şehirde yaşamanın maliyeti yüzde 42 daha fazla. Buna rağmen neden bu kadar göç yaşandığı merak edilebilir. Anlaşılan kırsal kesimde çok ciddi bir yoksulluk var ya da kentlerde daha yüksek bir refah düzeyine kavuşma inancı. Ancak yanılmayalım: Bunlar tüketim harcaması. Kırsal kesimde harcanmadan, yani tüketilip de para ödenmeyen önemli bir değer yaratılıyor. Üstelik kırsal kesimde ulaşım masrafı az. Otel, lokanta, pastane yok. Kira daha nadir, ya da düşük. Gıdanın da büyük kısmı ise hane halkının kendi üretimi. İşte bütün bunlar farkın etmenlerini oluşturuyor. Dün TÜİK hane halkı tüketim harcaması sonuçlarını yayımladı. Araştırma hem hane halkının ayda ortalama ne kadar harcadığını ve bunun nasıl bir bileşimden oluştuğunu gösteriyor, hem de bileşimin değişimini. Sonuçlar oldukça ilginç. İkincisi, hane halkının tüketim harcamaları 2005 yılında ortalama yüzde 26 artmış. Oysa tüketici fiyat endeksi aynı dönemde (aylık ortalamalarla) yüzde 8.18 artmıştı. Demek ki, geçen yıl reel olarak müthiş bir tüketim artışı yaşanmış! Üçüncüsü, 2005 yılında gıda ve kira gibi temel gereksinimlerin payı bir miktar azalırken, ulaştırmanın payı yüzde 9.5'ten yüzde 12.6'ya çıkmış. Tüketimin de bir hayli arttığı düşünülürse petrol fiyatlarındaki aşırı yükselmenin bütçeleri ne kadar etkilediği ortaya çıkar. Bir başka tahmin edilen sonuç da gelir düzeyi ile tüketim arasında. Malum, gelir arttıkça tüketim artar. Ama gelirin içinde tüketim payı düşer, tasarruf oranı artar. Bunun yanı sıra, gelir düştükçe temel gereksinimlerin payı artar. Çünkü geliri düşük birinin başka alanlara, mesela kültüre, eğlenceye, lokantaya, otele, hatta gerektiğinde ev eşyasına harcayacağı parası kalmaz. Tüketim patlaması Nitekim, en yoksul yüzde 20'nin gıda harcamaları toplam bütçesi içinde yüzde 38'i bulurken, en yüksek gelirli yüzde 20'nin bütçe içindeki payı yüzde 18'de kalmaktadır. Kirada da aynı etki gözlenmekte. Tabii bunun iki anlamı var. Birincisi, gelir dağılımındaki uçurum, diğeri de en alt grupta yer alan kesimin temel gereksinimlere bile yetecek harcama yapamaması. Gıda ile kira bu grubun harcamalarının dörtte üçünü oluşturmakta, yani geriye giyim, ulaştırma, sağlık, eğitim, ev eşyası için sadece yüzde 25 kalmaktadır. Diğer bir deyimle, bu grup ancak borçla ev eşyası alabilmektedir. Araştırma birçok konuda politikaların belirlenmesine ışık tutuyor. Biri, 2005 yılındaki tüketim patlamasına dizgin çekilmesi gereği. Ancak para politikası zaten üstüne düşeni yapıyor. İkincisi de, petrol fiyatlarının hane halkının tüketim kalıbı üzerindeki ciddi etkisi. Fakat yine de petrol faturası diğer kalemlerde harcamaları frenleyecek bir etki yaratmamış. Çünkü yoksul kesimin gıda ve kiradan tasarruf yapması mümkün değil. Varsıl kesim için de enerji faturasının önemi sınırlı. Üstelik tüketim de ciddi ölçüde artmış. hgunes@milliyet.com.tr Yoksul sadece yemek yiyor