Doğru ya. Çalışmadan zengin olmak istiyoruz. AB üyelik konusunda üç beklenti var. Birincisi, serbest dolaşım denilen, zengin AB ülkelerinde iş bulma olanağı. Halkımızın büyük çoğunluğu bunu verilecek sanıyor. İpini koparan göç etmeye kalkacak. Ancak, malum bu Türkiyeye verilmiyor.İkincisi, tam üyelik sürecinde ekonomik uyum çerçevesinde yüksek yardım alınacağı sanılıyor. Birçoğu sanıyor ki, para yağdıracaklar, her yeri imar edecekler. Zenginleşeceğiz. Daha iki gün önce basında çıkan bir haberde sınırlarımızın AB standardına kavuşması için ciddi bir yardım alındığı yazıyordu. Ancak dikkatlice okunduğunda yapılan harcamanın çok küçük bir oranının AB tarafından sağlandığı anlaşılıyordu. Gerisi bütçemizden sağlanacaktı. Anlaşılan ortada İngilizlerin "wishful thinking" dediği hayali düşünce vardı. AB bütçesinden inanılmaz fonlar akacağı düşüncesi doğru değil. Çünkü tam üye olduğumuzda bu fonlar iyiden iyiye küçülmüş olacak. Ayrıca üye sayısı 30a yaklaştığı için bize düşen pay da küçülmüş olacak.Üçüncü sanı, tam üyelik perspektifiyle birlikte inanılmaz boyutta yabancı sermayenin akacağı.Oysa bu da çok yanlış. Çünkü;1) Tam üyelik ciddi bir süre alacak. Belki on, belki de yirmi yıl sürecek. Yabancı sermaye de bunu görmeden paldır küldür Türkiyeye akmayacaktır.2) Zaten, Türkiye neredeyse on yıldır Gümrük Birliğine üye. Gümrük Birliğine girerken de aynı tezler ortaya atılıyor, yabancı sermayenin oluk oluk akacağı sanılıyordu. Olmadı. O zaman olmayan şimdi neden olsun?Denilebilir ki, şimdi işler değişti. Tam üyelik daha yakın. Doğru, ancak bunun için tarihin belli olması gerek. Bir başka sav da, ekonomik konjonktürün on yıl öncesine göre daha iyi olduğu. Bu da kısmen doğru. Çünkü enflasyon daha düşük ve bu ara ciddi bir büyüme yaşanıyor, ama on yıl öncesine göre Türkiye çok daha borçlu bir ülke.3) Daha önce ABye giren birçok ülkede inanılmaz boyutta sermaye girişleri yaşandığı da söyleniyor. Borsanın katlandığı, büyümenin patladığı belirtiliyor. Oysa Türkiye bunlardan çok farklı. Bu ülkelerde sanayi çok eskiydi. Tüketim düzeyi de çok geriydi. Yabancı sermayenin hiç olmadığı bu ülkelere bu alanlarda önemli bir akım oldu. Oysa bizde halihazırda, birçok sektörde yabancı sermaye var. Kaldı ki, Doğu Avrupa ülkelerinde de yabancı sermaye girişlerinde azalma gözleniyor.Bütün bunlardan çıkan sonuç; ABye tam üyeliği bir kurtuluş olarak görmemeliyiz. Elbette Türkiyenin AB dışında bir doğrultusu olamaz, ancak üyeliğin bizi hemen zengin edeceğini de sanmamalıyız. Her zaman olduğu gibi çalışmadan zengin olmanın kolay yolu yoktur. hgunes@milliyet.com.tr Düğün bayram AB Komisyonunun İlerleme Raporunun olumlu olacağını şimdiden kutluyoruz. Önceki gün Hürriyette halkın çoğunluğunun tam üyelik istediği yönde bir araştırma yayımlandı. Herkes umutlu. Eskiden petrol çıkacağı, sonra altın çıkacağı umudundaydık. İkisi de boş çıkınca bordan zengin olacağız sandık. O da mümkün olmayınca, şimdi son umudumuz AB oldu.