Tüketici fiyatları talebi göstermek bakımından önemlidir. Talep canlı değilse tüketici fiyatları uzun süre canlı seyredemez. Ancak bir süredir, tüketici fiyatları yeniden canlı seyretmeye başladı. Tüketici fiyatları geçen ay yüzde 1.29 artmış. Üstelik daha önceki ay da (özellikle gıda gibi dayanıksız tüketim mallarından kaynaklanarak) yüksek çıkmıştı. Gıdadaki fiyat artışının yüzde 2.7'yi bulması gerçekten dikkat çekiyor. Konut fiyatlarında da bir miktar artış gözlense de (yüzde 1.3) diğer kalemlerde artış pek yok. Hatta aksine bazılarında düşüşler gözleniyor. Enflasyon acaba hâlâ ekonomide bir ciddi sorun olarak başımızı ağrıtacak mı? 2007 yılında enflasyon hedefine ulaşılabilecek mi? Enflasyon hedefine kuru bastırmadan ulaşmak mümkün olabilecek mi? Bütün bunlar kafamızı kurcalayan ve belki de daha epeyce bir süre kurcalayacak olan sorular. Dün açıklanan son veriler bu konuda bize bir parça olsun ışık tutuyor. Ne oluyor da gıda giderek daha pahalı hale geliyor? Acaba diğer dayanıklı tüketim malları daha pahalı hale geldiği için bir ikame mekanizması mı çalışıyor? Olabilir. Ama büyük olasılıkla maliyetlerden gelen baskının gecikmeli etkileri görülüyor. Yazın mevsimsel nedenlerle saklanmıştı, şimdi ortaya çıkıyor.Faizlerin birdenbire ve oldukça yüksek düzeylere gelmesine rağmen konut fiyatlarındaki artışı anlamak elbette mümkün değil. Hele 2007'nin siyasal konjonktürü hesaba katıldığında konut fiyatların 2007 yılında mutlaka gevşemesi gerekiyor. Maliyetleri gösteren üretici fiyatlarına (ÜFE) gelince. ÜFE geçen ay yüzde 0.29 düşmüş. Yani, artık döviz kurunun fiyatlar üzerinde itici baskısı ortadan kalktığı gibi, aksine, gevşetici etkisi başlamış. İşte bu noktada döviz kurunun gösterdiği istikrarın enflasyonu, hele maliyet enflasyonunu azaltmada ne denli önemli bir etkisi olduğu bir kez daha görülüyor. Gıdada canlılık Peki, ya döviz kuru yeniden sıçrarsa? Bize göre bu, sıçramanın boyutuna ve kalıcılığına göre değişecektir. Piyasalar döviz kurundaki değişimlerin kalıcı olmadığı düşüncesiyle bunu hemen fiyatlara yansıtmıyor. Ancak 2007'de siyasal bir gerginlik oluşursa bunun ekonomiye yansımaları oldukça şiddetli olabilir. Ve bu durumda enflasyonist eğilimler yeniden bir maliyet darbesi alabilir.Talep tarafı önemli. Tüketici güveni verilerinde yeniden bir canlanma izlenimi gözleniyor. Geçen aya ilişkin CNBC-e'nin açıkladığı tüketici güven endeksinde iki ilginç sonuç birden gözleniyordu. Ekimde tüketim eğilimi birdenbire yükselmiş ancak tüketici beklentileri değişmemişti. Demek ki, gereksinimler egemen olmuştu. Kasım ayında ise tam tersi bir gelişme var. Tüketim eğilimi düşerken, beklentiler daha olumlu bir hale gelmiş. Bunun özeti şudur; kur artık beklentileri oluşturmada çok önemli bir etmendir. Gevşek kur bir yandan maliyetleri aşağıya çekerken, diğer yandan tüketimi teşvik etmektedir. Faizin yüksek, kurun düşük olduğu bir ortamda enflasyon üzerinde ne sonuç bekleniyorsa bunların hemen hepsi gözleniyor. Ama biz, faiz düşmese de kurun yüksek olduğu bir tasarımda enflasyonun düşük kalmasının daha sağlıklı olduğu kanısındayız. Acaba aşırı iyimserlik ekonomik dengeleri bozuyor mu? hgunes@milliyet.com.tr Kurun önemi