Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Metalik para sisteminde bakır ve gümüşten sonra altın para sitemine geçilmişti. Zamanla para biriminin som altından olması gereği kalktı. Paranın içinde altın olsa da, paranın yüz değeri geçerlik kazandı. İşte bu nedenledir ki, madeni paradan altın içeriğini düşürme (tahşiş) savaşlara neden oldu. İngiltere ile Fransa yüz yıl bu nedenle savaştı. Altın içeriği yüksek olan para eritilerek kullanıldı ve ekonomiler büyük zarar gördü. Zamanla altın içerikli para da ortadan kalktı. Altın sadece ülkelerin hazinelerinin bir birikimi, ya da merkez bankalarının rezervleri olarak kullanıldı. Tabii bu arada, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ulusal para birimi sürekli değer yitirdiğinden, altın alarak tasarruf yapmak da bir kültür biçimi olarak gelişti. Bu söz, altının çok kıymetli bir maden olduğunu belirtmek için kullanılır. "Altın kalpli insan" denildiğinde de çok iyi insan anlaşılır. Anadolu'da diplomalı insana "Kolunda altın bileziği var" denilir. Yani, eğitimli kişi güvendedir. Bugün altının temel olarak iki kullanım alanı var: biri ziynet eşyası, diğeri de uluslararası rezerv. Bununla beraber, şunu da belirtmekte yarar var. Her iki alanda da altına olan talep düşüyor. Merkez bankaları giderek daha az altın rezervi bulunduruyor. Gelişmekte olan ülkelerde de altın tasarrufu düşerken, ziynete olan düşkünlük de belli bir doyuma geliyor.Kullanımı azalsa da altın talebinin konjonktürel olarak arttığı ya da azaldığı zamanlar oluyor. Altın arzında kısa vadede değişiklikler olmasa da, talep daha çok spekülatif hareketlerden ya da uluslararası mali sektör değişimlerinden kaynaklanıyor. Tabii bu arada, bir de Çin'in rezerv biriktirmesi var.Altın fiyatları son 25 yılda oldukça dar sayılacak bir bantta salınıp duruyor. 1985 Mart'ının ortasında altının onsu 300 doların altına düşmüştü. Sonra toparlandı ve iki yıl içinde (1987 sonunda) 485 dolara kadar çıktı. Daha sonra orada tutunamasa da, çok yavaş gevşedi. 12 yıl boyunca her yıl değer kaybetti ve 1999 yılı sonunda 255 dolara kadar indi. Bu tarihten sonra da, uzun vadeli bir çıkış trendine girdi. O günden bu yana altın fiyatları hep yükseldi. Ve yılbaşından bu yana yüzde 16 artarak, dün 600 doları aştı. (2005 yılında da altın fiyatı yüzde 18 artmıştı). Spekülatif hareket var Altın fiyatlarını daha çok alternatif piyasalardaki gelişmeler ve kıymetli metal piyasasındaki pozisyonlar etkiliyor. Avrupa Merkez Bankası'nın faiz artırması olasılığı ile ABD'deki ücret verileri altına olan ilgiyi son günlerde besliyor. Ancak, asıl talebi körükleyen doların güçsüz ve ucuz olması. Dubai'de fiyatların daha hızlı ilerlemesi ise bu piyasanın spot değil, futures bir piyasa olmasından kaynaklanıyor. Elbette siyasal gelişmeler, özellikle jepolitik belirsizlikler de altın fiyatlarını sürüklüyor. Bu, paradan kaçıp altına hücuma neden oluyor. Bu arada bazı ülkeler altına yüklü yatırım yapabiliyor. Mesela, Alman Merkez Bankası Bundesbank'ın 3.400 tonluk dev bir altın rezervine sahip olduğunu hatırlatalım. Türkiye Merkez Bankası'nın rezervi ise 200 tonu bulmuyor. Altın fiyatlarındaki çıkış kısa vadede geriye dönmeyebilir. Ancak 25 yıldır salındığı bandın dışına çıktığına göre, bu noktadan sonra altının yönü oldukça belirsiz. Altın fiyatları bir gün yeniden düşüşe geçse bile, bunun hangi düzeyden ve ne zaman olacağını kestirmek hemen hemen olanaksız. hgunes@milliyet.com.tr Fiyatların yönü belirsiz