Geçenlerde İstanbul Ticaret Odası’nda bir toplantıda Türkiye’de işten çıkarmanın zorlukları üzerinde bir tartışma vardı. Bazı meslektaşlarımız ülkemizde bunun zor ve maliyetli olduğunu, krizde sıkıntı yarattığını savundu. Gerçekten ülkemizde kıdem tazminatı büyük bir yük ve bu nedenle de işsizlik sigortasını yaygınlaştırmak daha önemli.
Krizlerden çıkarken en önemli etmenlerden biri verimlilik artışlarıdır. Bu genellikle talep daralması karşısında işçi çıkarılmasıyla elde edilir. Talep yeniden canlandığında istihdam artışı daha yavaş gerçekleşir ve verimlilik de yükselmiş olur. Ama bizde bu tazminat nedeniyle işten çıkarma gerçekleşemiyor deniyor. Acaba? Ortalık müteahhit işçisiyle dolu!
İşçi çıkarma sıkıntısı
Elbette işçi çıkarma eğilimi farklı ülkelerde farklı biçimde oluşuyor. Bu yasal sınırlamalar, sosyal ve politik anlayış farklılıklarından kaynaklanıyor. Örneğin, Avrupa’da işten çıkarma kolay değil, çünkü sosyal devletin güçlü olduğundan işsizliğe tahammül de sınırlı. Fakat paradoksal biçimde bu ülkelerde rekabet gücü sınırlı kaldığı için kriz sonrası toparlanma da yavaş oluyor. Geçenlerde ABD’de Conference Board tarafından ele alınan bir araştırmada geçen yıl milli gelirin yüzde 2.5 daraldığı süreçte toplam çalışma saatinin 2 kat hızda azaldığı, böylece verimlilik (yani çalışılan saat başına düşen milli gelir) artışının yüzde 2.5’e ulaştığı açıklandı. 15 AB ülkesinde ise milli gelir düşüşü yüzde 4.2’yi bulurken çalışan sayısındaki azalış daha sınırlı kaldığından (yahut da toplam çalışma saati) verimlilik (artmak bir yana) yüzde 1.1 düşmüş. Amerika’da toplam çalışma saatinin daha fazla düşmesi kuşkusuz işsizlikteki yüksek artışa bağlı; ABD’de yüzde 3.6, oysa AB’de yüzde 1.9..
Bununla beraber, verimlilik farkını abartılı bulanlar da var. Kimisi ABD’de milli gelirin yüksek hesaplandığını, kimisi ABD’li işadamlarının panikle hemen işten çıkarmaya gittiğini savunuyor. Fakat asıl önemli etmen işçi çıkarma konusunda farklı yasal düzenlemeler. İspanya ve İrlanda’da emek piyasası çok esnek olduğu için işsizlik o denli yüksek seyrediyor.
Teknoloji ve bilişim çözümü
2001 durgunluğundan sonra ABD’de toparlanış sürecinde işsizlik azalmadı. Çünkü geçmişte bilişime müthiş yatırımlar yapıldı ve çok önemli verimlilik artışları sağlandı. Bu kez de durum farklı değil. 16 Mart tarihindeki ABD Merkez Bankası FED açıklamasında ekonominin güçlenme eğilimine rağmen işyerlerinde işten çıkarma eğiliminin sürdüğü belirtiliyordu. Önümüzdeki 10 yılda da ABD’de verimlilik artışının yılda ortalama yüzde 1.5 olacağı öngörülüyor. AB’de ise düşen verimlilik birim emek maliyetini yükselttiği ve kâr hadlerini düşürdüğü için eninde sonunda işten çıkarmalar gerekiyor. Toplam talep değişmedikçe düşen kârlar yatırımları düşürecek, tüketiciler de işsizliğin azalmayacağı beklentisiyle daha az harcayacak. Kısacası, AB’nin işi çok zor.
Ya diğer ülkeler? Yakın geçmişte ABD’de yarı-iletken teknolojisine yapılan yatırım sırası başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde. Birçok (perakende, finans ve ulaştırma gibi) hizmet kesiminde ilerleme bu sayede elde ediliyor. Yani mesele, işten çıkarmanın kolaylığında değil, teknolojiye yatırım yapmakta.