Bazıları hemen sıcak paracılıkla suçlayabilir. Ucuz kur, yüksek faiz lobisine mensup olduğumu düşünebilir. Yanılmasınlar, ne döviz lobisine katılırım, ne de sıcak para. Cari açığın değil sıcak para, her türlü sermaye akımıyla finanse edilmesine karşıyım. Bu nedenle MB'nin döviz alımlarının hep artırılmasını savundum. Dünkü yazımızda hurafelere yanıt vermeye çalıştık. Ama olan oldu. Standard and Poors adlı kredi kuruluşu Türkiye'nin notunda değişikliğe gitti. Daha önce "pozitif" olan yön, "istikrarlı", ya da durağan oldu. Kredi notunun işaretinin düşürülmesi bir olumsuzluk. Oysa kur yükseldi ve cari açığın düşmesi bekleniyor. Bu durumda kendilerini yüksek faiz, düşük kurla mücadeleye adamış meslektaşlarımıza göre kredi notumuzun yükselmesi gerekmez miydi? Herhalde bu kuruluş büyük bir hata yaptı! 24 Mart 2006 tarihinde köşemde başlık şöyleydi: "Kur ne zaman yükselir?" Bu yazıda çareyi arzın sınırlanmasında aradık. Yani, kurun yükselmesi için çareler düşünüyorduk. Hızımızı alamadık. 31 Mart tarihinde, sıcak paranın çıkacağı öngörüsüyle: "Ne kadar çıkabilirler?" diye bir yazı yazdık. 12 Nisan'da konu hâlâ kafamızı meşgul ediyordu: "Cari açık daha ne kadar finanse edilebilir?" diye itiraz ettik. Bir şeyler yapılmazsa 2007'ye kalmadan sorun çıkacağını ikaz ettik. Bütün bunları yaptık. Ancak... Döviz kurunun alıp başını kısa bir sürede yüzde 30'u aşan oranda yükselmesinin savunuculuğunu da yapacak değiliz. Ekonomi bilimi denge kavramı üzerine oturur. Belki bugün cari işlemler açığını kapatacak bir kur vardır. Ama bunun tek hamlede elde edilmesi gerekmez. Olursa yan etkileri olur. Bir sürü zarar verir. Verdi de. Beklentiler iyiden iyiye sarsıldı.Şimdi Merkez Bankası canhıraş (fakat oldukça ciddi bir gecikmeyle) ortalığı yatıştırmaya çalışıyor. Ama hem sınırlı başarı sağlıyor, hem de çok cephane sarf ediyor. Bunun da iki sorumlusu var: Biri hükümet, diğeri de bazı ekonomistlerin kamuoyunu yanıltması. Sıcak paraya karşıyız Hükümet hâlâ sorumluluk üstlenmiyor. Gelişmekte olan sıkıntıyı göremiyor. Ya da görmezlikten geliyor. "Bütün dünyada bunlar oluyor" diye geçiştiriyor. Bakınız, dünya basınında Türkiye'yi 2001'deki Arjantin'in durumuna benzeten yazılar çıkmaya başladı. Swap piyasasında Türk bonolarının geri ödenmeme riskinin vardığı prim bu. Bunlar çok kaygı veriyor. Ekonomist meslektaşlarımızın kimisi de rezerv bitecek, sıcak parayı çekmek için faizler yükseltiliyor gibi çok hatalı yorumlar yapıyor. Teorik olarak zaten dalgalı kurda döviz rezervine gereksinim olmaz. Çünkü dış açık varsa, kur esneyerek dengeyi sağlayacaktır. Bu dengeyi bozacak sermaye hareketleri ise sterilize edilebilir. Ki biz bundan yanayız. Merkez Bankası'nın bir günde 5 milyar dolardan fazla döviz aldığı günü ve ertesi günkü yazımızı hatırlatırız... Çok iyi oldu dememiş miydik?Ancak, girerken alacaksanız, çıkarken de vereceksiniz. Kaldı ki, alımlarınız cari açıktan fazla olabilir. Çünkü ülkemizde dış ticaret açığı, cari açıktan büyüktür. Fakat şu andaki temel sorun, beklentilerin yeniden olumluya döndürülmesidir. Bunu yapacak olan da aslında hükümettir. MB'nin şu anda yapabilecekleri sınırlıdır. hgunes@milliyet.com.tr Hükümet sorumsuz