Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye ekonomisinin iç talebin düşmesiyle yavaşlamakta olduğu biliniyor. Şimdi buna bir de küresel finansal krizin katkı yapacağı görünüyor. Dış dünyada talep gevşeyince ihracat performansı da düşecektir. Kaldı ki, yurtdışından elde edilen kredi olanaklarının güçleşeceği aşikâr. Bu yıl en fazla yüzde 3’lük bir büyümeyi bekliyoruz. Ama gelecek yıl o da yakalanamayabilir.
Büyüme yavaşlarken ithalat talebi de hızla düşecektir. Kaldı ki, küresel mali krizden öncesi bu eğilim vardı. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, özellikle yatırım malı ithalatında çok belirgin bir düşüş gözleniyor. Gerçi ara malları ithalatında büyük bir artış var ama bu daha çok enerji fiyatlarındaki yükselişten kaynaklanıyor. Miktar açısından toplam ithalatta artış oranı sadece (bu temmuz ile geçen yılın temmuz ayı karşılaştırması) yüzde 1.6. Aynı dönemde imalat sanayii ithalatı miktarı ise hiç değişmemiş. Hatta ana metal sanayii ithalatı yüzde 25 oranında azalmış.
Son birkaç aydır tüketim malları ithalatında da bir yavaşlama gözleniyor. Küresel mali krizle bu daha da belirginleşecektir. Kısacası, 2009 yılında ithalat bugünkü düzeyine göre bir hayli düşeceğe benziyor.
Şu anda Türkiye ekonomisi (temmuz ayı itibariyle) 47 milyar dolarlık dış açık veriyor. Bu da 64.2 milyar dolara dayanan dış ticaret açığından kaynaklanıyor. Son 12 ayda 204.5 milyar dolarlık ithalat, 140.3 milyar dolarlık da ihracat yapılmış. 

İthalat daha da düşecek
İhracat hızla artıyor. Ocak-ağustos döneminde geçen yıla göre ihracat yüzde 37.4 artmış durumda. Üstelik bu TL’nin değer kazanmasına rağmen elde ediliyor. Gerek paritedeki ters değişim (doların değer kazanması ve euro ihracatın dolar olarak ifade edildiğinde azalması), gerekse yurtdışında talebin azalmasıyla ihracattaki artış oranı 2009 yılında düşebilir. Varsayalım ki, ihracat 2009 yılında sadece yüzde 10 artsın. Bu durumda ihracat 154 milyar dolar kadar olacaktır.
Ancak dış açığın asıl nedeni artan ithalat. Bu dönemde ithalattaki düşüş ise daha büyük olacaktır. Birincisi, Türkiye ekonomisi yüzde 3’ten daha düşük büyüyecektir. İkincisi, başta ABD olmak üzere dünyanın hemen her yerinde talep düştüğü için petrol fiyatları gerilemeye devam edecektir. (Biz 2009 yılında petrolün varilinin 60-70 dolar düzeyinde kalacağını düşünüyoruz.) Bu da Türkiye’ye en az 10 milyar dolar tasarruf sağlayacaktır. Tabii altın, demir-çelik ve diğer madenlerde fiyat düşüşleri cabası olacak.
Son 8 ayda demir-çelik ithalatı 10.5 milyar dolardan 18 milyar dolara, enerji ve kimyasallarda ithalat 36.5 milyar dolardan 54.6 milyar dolara, makine ithalatı 22.9 milyar dolardan 25.9 milyar dolara, araç ithalatı da 7.1 milyar dolardan 9.3 milyar dolara çıkmıştı. Demek ki, 8 ayda büyük ölçüde fiyat artışları nedeniyle ithalat faturası 30 milyar dolar artmış. Bunu yıllık olarak hesapladığımızda fatura 40 milyar doları buluyor.
Abartılı olmayan bir varsayımla (küresel fiyatların düşmesine rağmen) ithalatımızın hiç değişmediğini varsayarsak ithalat 200 milyar dolarda kalır. Bu durumda dış ticaret açığı 40 milyar dolara, dış açık da 30 milyar doların altına düşer.
Bu da gösteriyor ki, sıcak para çıkışı olmadıkça ya da yurtdışında bankalar tümüyle çökmedikçe kur aynı düzeyde kalacak. Tabii durağan kur ile durağan ekonomi enflasyonu da bir hayli düşürecek. Ama işsizlik çok ama çok sıkıntı verecek. Hükümeti uyaralım. Ufukta çok sıkıntı var.

Haberin Devamı

Şimdi ne olacak Türkiye’de durgunluk olacak, dış açık da azalacak