Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD’nin şu anda toplam borcu milli gelirin yüzde 34,6’sı. Tüketici kredileri 2000 yılında milli gelirin yüzde 71’iymiş. Şimdi yüzde 100’ü geçiyor. Kriz derinleşirse yüksek verimli bonoların batık oranı yüzde 10’u geçebilir. Kısacası, son yıllarda ABD’de hemen herkesin borç oranları gelirlerini, sermayelerini çok aştı; yani riskler yükseldi.
Kimileri bu durumu 1930’lardaki krize benzetiyor. Ancak o zamanlar işsizlik oranı yüzde 25’ti. Şimdi ise yüzde 6.
O zaman “yitik” ipotekler yüzde 40’ı buluyordu. Şimdi en fazla yüzde 4. Tabii hükümet etkisiz kalır, kriz derinleşirse 1930’lara benzeme olasılığı olabilir. Bernanke ve Paulson’un endişelenmesinin nedeni de bu. “Mutlaka” ve “acilen” bir şeyler yapılması gerekiyor.
Başta borç yükünün azaltılması; kaldıraçlı olarak alınan risklerin düşürülmesi (deleveraging) gerekiyor. Bunun için bir yol, sermaye artırmak ama bankalar bunu yapamıyor. Diğeri, kredi mekanizmasını sürdürmek; bunu da yapamıyorlar. Sistem bir kısırdöngü biçiminde kilitleniyor. 

Şimdiye kadarkiler nafile
Ağustosta FED ilk önlem olarak faizleri düşürdü. İkinci önlem olarak ticari ve yatırım bankalarına, ellerindeki satılamayan ipoteklere bağlı varlıkları apar topar satmaktan kurtarmak için yardım etti. Fakat bankalar ipoteklere bağlı varlıkların likiditesini kaybetmesinden ötürü likidite sorunu (illiquidity) çekiyordu.
Değerini yitiren bu varlıklar bu kurumları adeta zehirledi. Bu nedenle onlara toksik varlık deniyor. Toksik varlıkların zararı likidite pompasıyla telafi edilmeyince (daha doğrusu güven krizi doğunca) sorun ödeme kitlenmesine (insolvency) dönüştü.
Şimdi 700 milyar dolarla bu toksik varlıklar temizlenirse en azından ödeme kilitlenmesi (insolvency) çözülecek. Bir program çerçevesinde (Troubled asset relief program) RTC isimli bir kurum Resolution Trust Corporation) bu varlıkları ihalelerle alacak. Bernanke, bu varlıkları ölü fiyatına alıp beklemenin vergi mükellefi için ileride büyük kazanç olacağını, aksine çok yüksek fiyata alındığında şirketleri rahatlatsa da doğru olmayacağını düşünüyor. Yani en uygun, en optimal fiyatı hedefleyeceklerini belirtiyor.

Haberin Devamı

The Economist dergisi ise uyarıyor. Bu paketin;
1) sistemik tehditle uğraşması,
2) teşviklere zarar vermemesi,
3) vergi mükelleflerine en az yük ve risk getirmesi,
4) sosyal adalet ilkelerine uygun olması gerekiyor.

Haberin Devamı

Tekrarla, sorun artık bir likidite sorunu değil, ödeme sorunu. Ancak bu sorunun da temelinde bilanço zararları bulunmuyor. Eldeki varlıkların bilançoda değeri var. Ama piyasada alıcısı kalmadığından illikit.
Bunun üzerine ödemeler yapılamıyor. İşte 700 milyar dolarla bu aşılabilirse ne âlâ. Hazine RTC ile bu kâğıtları alacak. Belki de fiyatlar yeniden yükselince, tekrar satılacak ve vergi mükellefi kâr bile elde edecek.
Pakete karşı çıkan hemen herkesin haklı ve makul bir gerekçesi var. Ama bu plan gerekli değil, zorunlu! Bir an önce çalışır biçime sokularak yürütülmesi gerek. Gecikilirse mali çöküş, erime ve ağır bir durgunluk kaçınılmaz hale gelir.