Fransa halkı 2005 yılının mayıs ayında Avrupa Anayasası referanduma sunulduğunda çoğunlukla ret oyu kullanmıştı. Bunun üzerine çok yazıldı, çizildi. Kuşkusuz bu sonucun ardında ortaya çıkan işsizliğin ve sosyal kaygıların büyük rolü vardı. Ancak Fransa halkı daha büyük bir Avrupa konseptini kabul etmiyor. En azından şimdilik. Daha da önemlisi, AB bütçesinden tarım politikaları nedeniyle en büyük pastayı Fransız çiftçisi alıyor. Bunu da yeni üye ülkeler nedeniyle paylaşmak istemiyor. Bu yıl sağcı Chirac'ın Fransa Cumhurbaşkanı olarak hizmet ettiği son yıl. Yani Fransa'da seçimler var. Bu kez seçimlerde sosyalistlerin de ciddi şansı var ve bu seçimler Türkiye açısından da önem taşıyor. Çünkü Türkiye'nin AB'ye üyeliğini İngiltere ve İtalya gibi güçlü ülkeler desteklerken, Fransa karşı çıkıyor. Malum en güçlü ülke Almanya karmaşık bir durum sergilemekte. Fransa olumlu bir noktaya gelirse, Türkiye'ye karşı tutum da büyük ölçüde değişebilir. Fransa dünyanın 6. büyük ekonomisi. BM Güvenlik Konseyi'nin üyesi olmasının yanı sıra, nükleer güce sahip olması bile uluslararası kabul görüyor. AB'nin kurucusu ve tek para birimi euro'nun yaratıcısı. Ancak Fransa ekonomisi son 10 yıldır OECD ortalamasının altında büyüyor. Kamu harcamaları milli gelirin yarısını geçiyor. Yüzde 8-10 arasında sürekli gidip gelen bir işsizlik yaşıyor. Gençler arasında işsizlik ise yüzde 20'ye dayanmış durumda. Bu da ciddi boyutta sosyal gerginliklere neden oluyor. Sadece bu yıl varoşlarda 21 bin araba yakıldı.Bu şartlarda yapılacak olan seçimlerde, öyle anlaşılıyor ki, iki aday yarışacak. Biri şu andaki İçişleri Bakanı olan Nicholas Sarkozy. Diğeri de Segolene Royal. Sarkozy katı, aktif ve sosyal politikaları göz ardı eden biri. Bununla beraber, Maliye Bakanı'yken piyasalara dost bir tutum sergilememiş, sağın beklediği radikal reformları yürürlüğe koyamamıştı. Sarkozy net biçimde Türkiye'nin AB üyeliğine karşı. Fransa önemli Segolene Royal ise açıkçası çağdaş bir sosyal demokrat için hayran olunacak bir kadın. Düzgün konuşması, dingin hal ve tavrının yanı sıra, Fransız paparazzileri tıpkı Sarkozy gibi onun da peşine düştüğünde düzgün aile yapısından başka bir şey bulamadı.İkincisi, Fransa bir yol ayrımında. Sosyal gerginliklerin yoğun olduğu bir ortamda Fransa'da sosyal devlete sahip çıkacak Segolene gibi biri gerekiyor. François Hollande'dan etkilendiğini açıklamaktan çekinmeyen Segolene sol fikirlerinden ödün vermeden yoluna devam ediyor. Geçen hafta Pas-de-Calais örgütünün düzenlediği paneldeki konuşmasında, Segolene, zulme karşı dayanışma, liberal düzensizliğe karşı da adil kalkınmayla mücadele edileceğini ifade ediyordu.Segolene Fransa'yı ikna etmekte zorlanabilir. Ancak 12 yıllık sağ Chirac iktidarından da Fransa'nın mutlu olmadığı, bunun son kısmında da Sarkozy'nin bakanlık yaptığı unutulmamalı.Kimi sağcılar kıskançça Segolene'i medyanın şişirdiği bir balon gibi görse de, onun sadeliğini ve zarafetini inkâr edemiyorlar. Avrupa'ya neden solda bir kadın lider gelmesin? Türkiye'nin tam üyeliği sorulduğunda Sarkozy'nin aksine net bir yanıt vermekten çekinen Segolene'i, Fransa'daki Türklerin açık biçimde desteklemesi gerekiyor. hgunes@milliyet.com.tr Hayran olunacak bir kadın