Siyasal alanda bizi şaşırtan gelişme çok da ekonomik alanda şaşırtan gelişme göreli olarak daha az oluyor. Fakat bu ara ekonomik veriler hiç de beklenen gibi gelmemeye başladı. Geçen hafta ocak ayı enflasyon verileri açıklandı. Bu yüksek bekleniyordu ama açıklanan kadar değil. Önce bu şaşırttı.
Sonra bu hafta aralık ayı sanayi üretim verisi açıklandı. Sanırsınız ki, küresel kriz bitti, artık ekonomi aldı başını gidiyor. Yani bu veri de beklenenden yüksek çıktı. Nihayet Aralık ayına ait dış açık verileri açıklandı. Bu ise hiç beklemediğimiz ölçüde yüksekti.
Yüksek enflasyon
Ocak ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1.85 yükselmesi ciddiye alınması gereken bir oran. Ekimde tüketici fiyatlarının yükseldiği bilinir. Ama ocak ayında bu verinin böylesi yüksek çıkması farklı bir nedenden kaynaklanıyor. Bu oranın en çok alkollü içecekler ve sigaraya yapılan zamlardan kaynaklandığı biliniyor. O nedenle, işin kökenine bakmak gerekiyor.
Üretici fiyatları ocak ayında yüzde 0.58 artmış. İmalat sanayiinde ise bu artış yüzde 0.22. Yani henüz kafaya takılacak bir gelişme yok. Şimdilik bir önceki yılın aralık ayına göre tüketici fiyatlarının yüzde 8.2 ve on iki aylık ortalamalara göre de yüzde 6.2 arttığı ortaya çıkıyor. Zamanla diğer emtia fiyatları yükseldiğinde ve talep de toparlandığında enflasyon iki haneli bir düzeye yaklaşabilir. Ama şimdilik bu olasılık yahut risk uzak gözüküyor.
Hafta başında bir de sanayi üretim verileri açıklandı. Bu veriler geçmişin alışkanlığıyla bir önceki yılın aynı ayıyla karşılaştırıldı. Mevsimsel etkilerden arındırmak için yapılan bu karşılaştırma bugün için artık gereksiz sayılabilir. Nitekim artış yüzde 25 oldu diye sevinen çok olsa da bu pek doğru değil. TÜİK artık bu verileri mevsim ve takvim etkilerinden arındırarak yayımlıyor. Bu haliyle de bir ay öncesine göre fark sadece yüzde 0.7. Yani gaza gelmeye gerek yok.
Sanayideki yükseliş
Sanayideki bu sınırlı büyüme hemen her sektörde gözleniyor. Bir anlamda stokastik (raslantısal) değil, yapısal sanılabilir. Ama pek öyle de değil. Kasım ayındaki daralmadan sonra bu aşırı yükseliş henüz bir trend değişimi anlamına gelmiyor. Gelişmeleri izlemek gerekiyor. Zaten baz etkisiyle bir miktar yükseliş de olacaktır.
Gelelim ödemeler dengesi verilerine. Aralık ayında 3.2 milyar dolarlık dış açık da şaşırttı. Böylesi bir açığı hiç beklemiyorduk. İhracatın 10.7 milyar dolara çıktığı, ithalatın da 14.2 milyar dolara çıktığı gözleniyor. 2008 Mayıs’ında aylık ithalat 18 milyar doları aşmıştı. Fakat o zaman emtia fiyatları çok yükseti.
Kaldı ki, 2008 Aralık’ında ithalat 11 milyar doları bile bulmuyordu. Demek ki, bu gelişme belli bir ekonomik toparlanmayı, emtia fiyat artışlarını ve baz etkisiyle yükselişi yansıtıyor.
Bizi şaşırtan bu üç verinin ortak bir noktası var mı? Sanmıyoruz. Özetle belirtmeye çalıştığımız konu da bu. Bu veriler Türkiye ekonomisinin hızlı bir toparlanma içinde olduğunu göstermiyor.