Oysa unutmayalım, bu programın temeli 2001 yılında atılmıştı. Hem de mali krizin tam ortasında. Eğer program başarılı sanılıyorsa, kimse bunu bu hükümete ya da tek parti iktidarı istikrarına bağlamamalı. Kaldı ki 2004 sonrası bu program, aksine, raydan çıkmaya başladı. Şimdi de dış açık kontrol edilemez boyutlara vardı. Son günlerde piyasalar bu hükümetin mali disiplindeki başarısını alkışlayıp duruyor. Hatta kimileri bu hükümet iktidardan giderse makroekonomik dengeler bozulur diye endişeleniyor. Bu hükümetin mali disipline itina göstermesi yanılgısı gerçeklerin çarpıtılmasından kaynaklanıyor. Uluslararası likidite bol, içeride sıkı para politikasıyla faizler yüksek olunca içeriye de oluk oluk sıcak para akıyor. Böylece kur baskı altına giriyor ve enflasyon düşüyor. Tabii faizler düşünce bütçe harcamaları da azalıyor. Bu da bütçe açığının azalmasına neden oluyor. Çünkü artan ithalat ve tüketimle bu alanlardan elde edilen dolaylı vergiler hızla artıyor. Faiz dışı harcamalardaki artışa baktığımızda ise performans hiç de sanıldığı gibi parlak değil. Aşağıdaki tabloda faiz dışı harcamalar yansıtılıyor. 2002 yılında seçimler nedeniyle, harcamaların enflasyondan çok daha fazla arttığı gözleniyor. Ancak bu yapının seçimlerin bitmesine rağmen 2003 yılında değişmediği de görülüyor. Bir tek 2004 yılında (yüzde 3 artışla) mali disiplin uygulanmış. Sonraki yıllar ise iş yine raydan çıkmış.Gelelim olağanüstü başarı olarak gösterilen 2006 bütçe performansına. Bu bütçenin en önemli tarafı, ortaya çıkan son derece küçük, hatta son 30 yılın en düşük bütçe açığı. Ancak, bu doğru değil. Kaldı ki, bu doğru olsaydı gelecek yıl aynı başarı gösterilirdi. Oysa 2007 bütçesi çok daha büyük bir açık öngörüyor. Kaldı ki, gerek Başbakan, gerek Maliye Bakanı seçim ekonomisi uygulanmayacak diyor.2006 yılının bütçe açığının 4 milyar YTL'nin altında kaldığı biliniyor. Faiz dışı denge ise 42 milyar YTL'yi buluyor. Oysa yılın başında bütçe açığı 14 milyar YTL, öngörülen faiz dışı fazla da 32.3 milyar YTL'ydi. Demek ki, bütçe açığı 10 milyar YTL daha az, faiz dışı fazla da o kadar daha fazla vermiş. Peki, nereden kaynaklanmış bu fark? Mali disiplin gerçek değil 2006 yılında TMSF'nin elde ettiği gelirlerin 6.2 milyar YTL'si bütçeye "gelir" olarak aktarıldı. Tabii bu teknik olarak mümkün olmadığından vergi, gecikme zammı ve faiz kalemi olarak sokuldu. Türk Telekom'un satışından gelen 2 milyar YTL de bütçeye gelir yazıldı. Bir de 2006'da sosyal güvenlik prim affıyla 3.8 milyar YTL elde edildi. Bütün bunlar bir daha olmayacak gelirler. Yani bir atımlık. Vergi gibi sürekli elde edilen gelirler değil. Öte yandan, yerel yönetimlere verilen vergi payları 1.2 milyar YTL düşük gösterilerek kamu harcamaları eksik gösterildi. Böylece toplamda 12.2 milyar YTL açık kapanmış oldu. Bu da şu anlama geliyor: 2006'da bu gelişmeler ya da ayarlamalar olmasaydı, 2006 bütçe açığı (bırakınız azalmayı) baştan tasarlananın bile üstünde kalacaktı. O zaman herkesi uyarmamız gerek. Sakın ha bu hükümetin uyguladığı mali disiplin başarısı reklamlarına inanmayın. Gerçek epeyce farklı. 2007 farklı olacak 2001 2002 2003 2004 Faiz dışı harcam. 39.516.839 63.811.691 81.845.679 84.532.000 % artış 61 28 3 TÜFE artış 29.7 18.4 9.3 2005 2006 2007Faiz dışı harcam. 98.882.758 129.359.000 152.000.000% artış 17 31 18TÜFE artış 7.7 9.7 4 hgunes@milliyet.com.tr