Ancak dünyada çeşitli para birimleri zaman zaman aşırı değerli, ya da değersiz olabiliyor. Bu olağanüstü bir durum olmadığı gibi, hatta olağan demek daha doğru. Üstelik Türk lirası neye göre daha değerli? Üç yıl öncesine göre mi, yoksa başka bir tarihe göre mi? Yoksa cari açık oluştuğu için mi? Açıkçası, kurun değeri gayet tartışmalı bir konudur. Geçen hafta Amerikalı iktisatçı Steve Hanke yine Türkiye'deydi. Hanke, Türkiye ekonomisinin artık 2000'deki sorunlu yapısından uzak olduğunu, ama parasının yüzde 35-40 değerli olduğunu belirtti. Peşinen belirtelim; bu kadarıyla kendisine tamamıyla katılıyoruz. Gelin şu aşamada sabit kur yararlı olabilir mi, tartışalım. Enflasyonda belli katılıklar ve beklenti değişimleri yaşanıyor. Dolayısıyla, enflasyonun tek haneli ve düşük oranlı bir düzeye çekilmesinde ciddi zorluklar var. Bu tür süreçlerde sabit kur önemli bir destek sağlayabilir. Özellikle sık sık sıcak para giriş ve çıkışlarında yaşanan döviz kuru dalgalanmaları enflasyon beklentilerini değiştirirken ve bu da enflasyonun kontrolünü zorlaştırırken sabit kur yararlı olabilir.Öte yandan, cari işlemler açığını dalgalı kur sistemiyle atlatamıyoruz. Çünkü sık sık ve yoğun biçimde içeriye giren sıcak para TL'yi değerli hale getiriyor. Merkez Bankası'nın müdahale etmesi gereği oluşuyor. Üstelik bu da yeterli olmuyor. Ayrıca dalgalı kurda yüksek bir döviz rezervi sürdürmeye gerek bulunmuyor. Fakat TL'nin aşırı değerlenmesini önlemek amacıyla yapılan döviz alımları rezervlerin yükselmesine yol açıyor. Atıl rezervler de kaynak kaybına neden oluyor.Dünyada küresel ya da bölgesel krizler beklenmiyor. Dolayısıyla, sabit kura geçilerek dış şoklara karşı önemli bir korunak da elde edilmiş olmuyor. Sabit kurun en önemli kırılganlığı mali sistemin yeterince güçlü olmadığı, hatta aksine ciddi riskler taşıdığı yapılarda ortaya çıkıyor. Oysa bu alanda son dört yılda çok büyük reformlar gerçekleştirildi. Finans sektörü çok daha güçlü hale geldi. Ayrıca yabancıların sektördeki payı da arttı. Yararlı olabilir Yine sabit kurun bir başka kırılganlığı kamu borcunun, ya da kısa vadeli dış borçların yüksek olduğu yapılarda ortaya çıkıyor. Oysa artık kamu borcunun milli gelire oranı çok daha düşük. Bütçe de fazla veriyor. Dış borçların da vadesi uzadı ve ciddi ölçekte doğrudan yabancı sermaye yatırımı geliyor. Kısacası, 2001 öncesi durumdan oldukça uzağız. Sabit kurun uygulanabilmesi için döviz rezervlerinin güçlü olması gerekir. 2000 yılına göre çok daha güçlü döviz rezervlerimiz var. Hele kur 1 dolar 2 YTL edecek şekilde düzenlenecekse yüklü döviz alımları yapılacak demektir. Yani rezervler daha da güçleneceğine göre sabit kuru uygulamak için Merkez Bankası'nın çok daha fazla barutu olacak demektir. Hepsinden öte, Türkiye bir tarihte euro sistemine geçeceğine göre şimdiden sabit kura alışmış olacaktır. Bu bakışla, sabit kurun bir mantığı olabilir. Ama biz aynı kanıda değiliz. Nedenlerini yarınki yazımızda aktaracağız. hgunes@milliyet.com.tr Artık durum farklı