Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kırılgan ekonomilerde dalgalı kur sisteminin dış şoklara karşı güçlü bir supap olduğuna kuşku yok. Özellikle kamu borcu yüksek, ya da faizlerin yükselme eğilimi olan ekonomilerde bu sistemin yararları biliniyor. Türkiye'nin de hâlâ bir kamu borç sorunu ve yüklü kısa vadeli dış borçları var. Diğer bir deyimle, ekonomi hâlâ dış şoklara oldukça gebe. Sabit kurun şu anda savunulmasının temel nedeni sıcak para girişlerinde kuru değerli hale getirmesi. Ciddi bir döviz müdahalesiyle kuru yukarı taşıdıktan sonra, kurun orada sabitlenmesiyle cari dengenin sağlanabileceği düşünülüyor. Oysa ya ciddi bir devalüasyondan sonra cari denge sağlanmazsa ne olacak? Kuru koruyabilmek için Merkez Bankası ya döviz satacak, yani rezervlerini boşaltacak, ya da piyasalar dış borçlanmaya gidecek. Dün sabit kurun yararları konusunda şeytanın avukatlığını yaptık. Her sistemin kendine göre bir mantığı ve içinde bulunulan duruma göre yararları vardır. Ancak yanlış bir yargıyla hareket edilirse, doğru sanılan sistem bile yanlış hale gelebilir. Daha doğrusu, yanlış olan sistemin kendisi değil, uygun olmayan bir yapıda, ya da yanlış biçimde uygulanmasıdır. Kaldı ki, yüksek bir düzeyden (örneğin; 1 USD= 2YTL) sabitlenmiş kur bile bir süre sonra (örneğin, petrol fiyatları nedeniyle ithal edilen) enflasyon karşısında yetersiz kalabilir. Tıpkı 2000 yılında olduğu gibi kur reel olarak değer kazanabilir. Bu durumda yapılacak yeni kur ayarlamaları da enflasyon beklentilerini yükseltecektir.Böylesi bir yapıda sabit kuru koruyabilmek için ya daha yüksek ve oynak bir faiz ortamına razı olmak gerekecek, ya da Merkez Bankası'nın rezervlerini aktif olarak kullanmasına. Bu arada Merkez Bankası faizler üzerinde kontrolünü yitireceği için (sabit kur) enflasyon hedeflemesi politikası da suya düşecektir. Çünkü şu anda uygulamakta olduğumuz bu politika ancak dalgalı kurla sürdürülebilir. Sabit kurun en büyük zafiyeti sıcak paraya kur garantisi vermesidir. Korku da kalmayınca sıcak para çok büyük boyutlara ulaşacaktır. 2000 yılında dünyada likidite bolluğu yokken bile ani bir sıcak para çıkışında krize girmiştik. Oysa şimdi çok ciddi bir uluslararası likidite bolluğu sorunuyla karşı karşıyayız. Ve Türkiye'de de çok yüklü sıcak para var. Üstelik bu sistemde! Ne yâra, ne sere... Kısacası, böylesi bir dönemde sabit kur ülkeyi tam bir sıcak para cenneti haline getirecektir. Bu sistemde faizlerde oluşacak dalgalanmaların boyutu büyüyeceğinden, büyüme oranı da istikrarsız bir yapıya girecektir. Ayrıca, kamu borcunun vade yapısı (faizlerdeki oynaklık nedeniyle) uzamayacağından bütçede borç servisinin payı düşmeyecektir. Gelecekte (pek yakın olmasa da) euro'ya geçme olasılığımız olabilir. Ancak sabit kur bu anlamda bir avantaj sağlamayacaktır. Çünkü aksine euro güçlü para birimleri (ABD doları, Japon yeni, İngiliz sterlini) karşısında dalgalanıyor.Cari açığın dalgalı kur sistemiyle aşılamaması sorununu bir başka yazıda değerlendireceğiz. Ancak şimdilik şu kadar söyleyelim: Sabit kur Türkiye için uygun değil. Dalgalı kurun ise uygulamasında sorunlar var. hgunes@milliyet.com.tr Faizler yükselir