Petrol fiyatlarının yükselişinin irrasyonel, yani mantık dışı bir spekülatif baloncuktan mı, yoksa gerisindeki reel ekonomik etmenlerden mi kaynaklandığı tartışılıyor. Dünyada petrol tüketiminin her yıl yüzde 3 oranında arttığı ve dünya petrol tüketiminin dörtte birinin Amerikada gerçekleştiği biliniyor. Buna sürpriz olarak bir de şimdi Çindeki büyümenin getirdiği ek talep geldi. Petrolün ticaretini yapanlar "risk priminden" konuşuyor. Mesela bazı uzmanlar şu andaki varil fiyatının üstünde 10 dolarlık bir prim olduğunu söylüyor. Oysa talep olmasa neyin primi olacak ki? İkinci bir gelişme ise, Rusyada Putinin Yukosa el koyması ve petrol ihracatının kesintiye uğramasıydı. Üstelik, Venezüellada Başkan Hugo Chaveze karşı gösteriler yoğunlaşınca, karşıtları petrol üretimini durdurmuştu. Nihayet, Irakta petrol üretimi bir türlü devreye sokulamayıp Suudi Arabistan petrolüne de saldırılarak üretimin durdurulabileceği kaygıları yayılınca iş çığırından çıktı. Bütün bunlar arzda gözlenen sıkıntılar. Bunun yanı sıra, petrol stoklarının zayıf olması ve sınırlı rafineri kapasitesi de petrol fiyatlarını yükselttiği tezleri hayli yaygın. Öte yandan bazı ekonomistlere göre, dolardaki değer kaybı da başka para cinsinden döviz geliri sağlayan ülkelerde ek petrol talebi yaratıyor. Özellikle Asya ülkeleri için dolardaki güç kaybı bir avantaj. Çünkü bu kayıp petrol fiyatlarına yansısa da, avantajlar daha fazla oluyor. Nitekim bu, future fiyatlarına, yani petrol kontratlarına yansıyor. Kısacası, yakın gelecekte petrol fiyatlarının 30 doların altına düşmesi zor görünüyor.Elbette, düzenbazlar da fiyatlarda etkili oluyor. Yılbaşında hedge fonların ve spekülatörlerin tüm zamanların en yüksek fiyatlarına rağbet ettiği gözleniyordu. Bu tür spekülatif hevesler hala gözleniyor. Ama bu tür çabalar bir defa tersine döndü mü, çöküş de son derece hızlı oluyor.Bir başka tez ise, OPECin tereddütleri. Asya krizinde fiyatları düşürmek için arzı artırdıklarında fiyatlar 10 dolara kadar düşmüş ve 5 dolara düşecek endişesi yaratmıştı. Şimdi bunun etkisiyle, özellikle Suudi Arabistanın, gelişmiş ülkelerde stoklara izin vermediği belirtiliyor. Yine bir başka tez de, üretimde ek kapasitenin olmayışı. Mesela Irak ve Venezüellada üretim kesintisini ikame edecek bir gelişme bulunsaydı, farklı olurdu.Bu talebi frenlemek için resesyon çıkarılamayacağına göre ek kapasite gerekiyor. Ve bu bulunamazsa fiyatlardaki yükseliş sürecek görünüyor. Kısacası, petrol fiyatlarındaki çıkışı baloncuk sanıp patlayacağını düşünürsek yanılabiliriz. Fiyatları yükselten ciddi ekonomik temeller var. Yani talep büyüyor, arz artamıyor, hatta daralıyor. hgunes@milliyet.com.tr Petrol fiyatları hala çok yüksek seyrediyor. Varil fiyatı yine 50 dolara dayandı. Konu önemli. Çünkü tüm dünya ekonomisi, özellikle ABD ekonomisi petrol fiyatına duyarlı. Benzin fiyatları ABDde özellikle tüketici güvenini etkiliyor. Ve malum, ABD ekonomisi toparlanmazsa önümüzdeki yıl dünyada da canlanma mümkün olmayacak.