Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge Hemen belirtelim ki, ortalığın düzelmesi tamamıyla ABD'de güvenin yeniden kazanılmasına bağlı. Bu da hemen olmayabilir. Çünkü alınan parasal ve mali tedbirler ancak belli bir zaman sonrası etkisini gösterebilir. Gerek FED'in erken ve yüksek faiz indirimi, gerekse Bush'un açıkladığı mali destek paketi etkisini en iyi olasılıkla yaza doğru gösterecektir. Ama bu arada güven kırılganlığı da sürecektir. Bu sarsıntı sürecinde Türkiye'de mali piyasalar diğer ülkelerden çok daha fazla etkilendi. Ancak bunun nedenleri biliniyor. Çünkü Türk ekonomisi özellikle cari açık nedeniyle gelişmekte olan piyasalar arasında çok riskli görünüyor. Bu da kimi zaman yabancıların yoğun olarak satışlarına neden olabiliyor. Son bir haftada mali piyasalar inanılmaz derecede sallandı. Aslına bakılırsa bu sallantı ne zamandır bekleniyordu. Bu nedenle sarsıntı bir anlamda daha sınırlı kaldı. Oysa kimileri bunu "Kara Salı" kimileri ise "1940'dan sonraki büyük sarsıntı" olarak niteledi. O zaman yorumlardaki bu abartı nereden kaynaklanıyor? Türkiye'de mali piyasalarda yabancı davranışları incelendiğinde geçen yılın yarısından itibaren bonodan hızlı bir kaçış ve daha çok borsaya girişler gözleniyordu. Bu durum ödemeler dengesi verilerinde gözlenmişti. Bunun temel nedeni borsanın göreli olarak ucuz kalması, bonolarda ise çeşitli riskler görülmesiydi. Artan enflasyon, küresel çalkantılar, emtia fiyatlarındaki yükselişler ve cari açık bono tutmak için riskli hale gelmişti.Fakat son haftalarda bir başka yapı gözleniyor. Yabancılar bonoları kapış kapış alıyor. Üstelik bunu borsadan çıkarken yapıyorlar. Borsadan çıkışı anlamak mümkün. Küresel durgunluk nedeniyle şirketlerin kârları azalacak, böylece bu enstrümanlara yatırım yapanlar pek de kâr elde edemeyecek. Ancak durgunlukla beraber fiyatlar da durulacağı için faizli getiriler daha cazip hale geliyor. Tıpkı 2001 yılında olduğu gibi borsanın cazibesi düştü. Faiz getirisi daha anlamlı hale geldi.Bu arada döviz kuruna bakıldığında da olağanüstü bir hareketlilik gözlenmiyor. Bu merak edilebilir. 1 ABD doları bundan iki hafta önce 1.15 YTL'ye kadar düşmüştü. Fakat o zaman euro-dolar paritesi 1.48 düzeyindeydi. Şimdi parite 1.45 düzeyine dek gerilediğine göre yüzde 2 kadar bir değişim olmuş. Yani dolar kurunun 1.18 düzeyine dek gelmesinde temel etki parite. Bunun üstündeki, yani 1.24'e kadar olan kısmın ise (yüzde 5'lik bir fark) döviz alım talepleriyle gerçekleştiği anlaşılıyor. Türkiye'de ne oluyor? Borsadaki düşüşün çok daha büyük olduğu düşünüldüğünde bu artış gayet makul. Geçtiğimiz hafta çeşitli bankacılarla görüşüp dövizdeki hareketin sınırlı kalmasının nedenlerini anlamaya çalıştık. Bunun iki nedeni var: Birincisi bankaların elinde ciddi miktarda döviz likiditesi vardı. Tabii bunun bir kısmı bu arada eridi. Yani satıldı. İkincisi, döviz seven bazı yerli tasarrufçular bu arada satış yaptı. Ama en önemlisi kimi yabancılar bu arada fırsat bilip döviz sattılar ve bono aldılar. Kısacası, mali piyasalarda dünkü yükseliş abartılmamalı. Kırılganlık ve oynaklık sürecektir. Ama yaşananların çok daha derinleşeceği dünya ekonomisinin batacağı da sanılmamalı. Çünkü ABD'de durgunluğu ve buna bağlı olarak küresel likidite sıkışmasını gerçekten radikal tedbirlerle önlemeye çalışıyorlar. hgunes@milliyet.com.tr Kurdaki sınırlı hareket