Cuma akşamı açıklanan mayıs ayı enflasyon verilerinin ardından piyasa dengeleri iyiden iyiye bozuldu. Ardından da Merkez Bankası (MB) Başkanı'ndan bazı açıklamalar geldi. Oldukça olumsuz bir ortama girdiğimiz açık... Özellikle beklentiler hızla olumsuza doğru yayılıyor. Bu da enflasyon hedeflemesi gibi tamamıyla beklentilerin yönetildiği bir politikayı riske sokuyor. Bu yeni ortama neden girdik? Çıkılabilir mi? Müdahale edilse mi daha iyi, yoksa edilmese mi? Birincisi, hükümet MB atamasında çok kötü bir sınav verdi. Zaten Van Üniversitesi rektörüne yapılanlar geniş bir kesimde rahatsızlık yaratmıştı. Ardından bu atamadaki hata hem MB'ye saygınlık kaybettirdi, hem de hükümete olan güven sarsıldı. Bir Danıştay üyesinin öldürülmesi ise adeta tüy dikti. Şimdi hükümet ordunun kendilerini devirmek için gizli girişimler içinde olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Oysa hükümet etrafa savaş açacağına, hassas bir noktada olduğunu algılasa. İkincisi, son zamanlarda Türkiye yurtdışında farklı algılanmaya başladı. AB sürecinde tıkanıklıklar gözleniyor. Ekonomik programın en fazla dayandığı çapa olan AB ilişkisi zayıflarsa iş zorlaşır. Öte yandan, ABD'nin İran'a doğrudan müdahalesi, pek fark etmesek de, etkiliyor.Kimileri para politikasını salalım diyor, kimileri de maliye ve bütçe politikalarını sıkalım. Kimileri de her ikisi sıkılsın istiyor. Bunların çoğu anlamsız ve bilgisiz arayışlar. Türkiye'de son dört yıldır aşırı sıkı maliye politikası izleniyor. Para politikası belki 2004'te biraz daha gevşetilebilirdi, çok sıkı bulmak mümkün değil. Her iki politika da enflasyonun kontrolü bakımından anlamlı biçimde sürdürüldü. Ancak sorun, dış konjonktürün iç dengeleri etkilerken, içeride etkisiz kalınmasından kaynaklanıyor. Yani, program dışarıya teslim olmuş durumda. Başından beri dış konjonktür değişimi yönetilemedi. Ve şimdi ne yazık ki, gecikerek atılacak her ters adım daha olumsuz sonuçlar verecek. Bu ortama neden girdik? Sıcak para girerken bunun getirdiği gerçekleşmelerden gayet mutlu olanlar, şimdi son dalgalanmalardan son derece rahatsız. Neden? Hükümet sıcak paranın getirdiği rüya ortamında kendini kaybetmeyip üç yıl kendisini dev aynasında görmeseydi, sıcak paranın iç dengeler üzerinde yarattığı olumsuz etkiler bertaraf edilseydi, bugün sorun yaşanmayacaktı. Dalgalı kurun dış şokları bertaraf ettiği inancı abartılıdır. Öyle olsaydı, cari açıklar oluşmazdı. Kaldı ki, tamamıyla para akımlarına teslim olmuş bir kur sistemi düşünülemez. MB'nin sıcak para girerken hep müdahale etmesi de bunu açıkça gösteriyor. Ancak MB'nin 11 Mayıs'tan 3 Haziran'a kadar neden ortalığı seyrettiğini anlamak mümkün değil. Herhalde bir güvensizlik sorunu var. MB'nin illa ki döviz satması gerekmiyordu. Demeçlerle piyasalara yön verebilirdi. Nihayet çıkışın son bulmaya başlamasıyla piyasaya döviz satabilirdi. Gecikildi! Şimdi enflasyonist beklentiler oluştu ve bu nedenle faizler artırılıyor. Yine de itirazımız yok. Ancak MB döviz kurundan dolayı artan fiyatları sadece faizle mi düşürmek istiyor? Zaten tüketimin bir hayli örselendiği bu yapıda bir de faiz artırımları sürerse, durgunluk daha da derinleşmeyecek mi?Kısacası, hükümet rüyada, Merkez Bankası da galiba biraz ürkek. hgunes@milliyet.com.tr Sıcak paraya teslim olundu