Neden kaygılı? Akat, izlenen kur ve faiz politikasından şikâyetçi. Bu politikalar, sadece iç pazardaki artan talebe bağlı olarak ithalatı körüklüyor ama ihracatı ve sanayileşmeyi önemsemiyor. Akat Çinli, Avrupalı, Amerikalı üreticileri zengin ettiğimiz kanısında. Üstelik bunu yaparken bir hayli de kredi kullandığımıza işaret ediyor. Kısacası, gelir reel olarak artmadığı için bir tıkanıklık içindeyiz. Vatan gazetesindeki köşesinde dostum Profesör Asaf Savaş Akat, ekonomideki gelişmeleri endişeyle izlediğini belirtmiş. Bu da hayli yankı uyandırmış. Çünkü Akat, son yıllarda hep iyimser yorumlarıyla ön plana çıkıyordu. Şimdi böyle bir konum alması gerçekten dikkat çekiyor. Akat'ın asıl kaygılı olduğu parametre kur. Gerçekten kur olumlu göstergelerin altına dinamit koyuyor. Çünkü kur uygulanan programın büyüme vizyonuna uymuyor. Bu program Güçlü Ekonomiye Geçiş olarak tanıtıldığında büyümenin ihracatla sağlanacağı belirtiliyordu. Elbette ihracat o günden bu yana arttı. Ancak bu dış ticaret açığını küçültücü boyutta olmadı. Aksine açık arttı. Cari açık büyüdü. Nihayet dış borç rakamları iyiden iyiye şişti ve son 5 yılda tam 50 milyar dolar arttı.Karşı karşıya olduğumuz sorunun önde gelen boyutu büyüme, 2004 yılında çok yüksek bir büyüme elde edildiğinde herkes göklere uçmuştu. Bu yıl ayaklar biraz yere basıyor. Ama asıl akıllar başa 2006'da gelecek. Çünkü ihracattaki teklemeye bağlı olarak ekonomi yavaşlıyor.Gelelim, kurun yarattığı ikinci boyuta. Oluşan dev gibi cari açık borçla kapanıyor. Ama bu daha ne kadar sürdürülebilir? Son 4 yılda bu açık toplam 48 milyar dolara ulaştı. Az değil.İhracat tekleyip büyüme de yavaşlayınca haliyle işsizlik de arzu edilen daralmayı göstermiyor. Bu da kurun dolaylı sosyal etkisi.İç borç rakamları dolar bazında büyüyor. Bu işin olumsuz tarafı. Öte yandan, kişi başına gelir (dolar bazında) görsel olarak artıyor. Oysa bu doğru değil. Büyümeyi dinamitliyor Kurla ithalat arasındaki bağ elbette çok güçlü değil. Ancak böylesi değerli bir TL ile ithalatın patlamamasına hayret etmek gerek. İhracat ise tamamıyla kura bağlı. Bugün dolar 2 YTL civarında olsa ihracat 90 milyar dolara tırmanabilir. İthalat da 115 milyar dolarda kalabilir. Böylece dış ticaret açığı 45 milyar dolar değil, 25 milyar dolar olur. Cari işlemlerdeki açık da önemsenmeyecek düzeye iner.Peki yanlış nerede? MB Başkanı Süreyya Serdengeçti, 2002 yılı başından bu yana tam 37,5 milyar dolar alındığını ifade etti. Sadece bu yıl 21,5 milyar dolar alınmış. Yani cari açığın sermaye girişleriyle finanse olması karşısında, MB kurun düzeltme yapabilmesine çalışmış. Oysa bu olmadı. O zaman daha fazla almalı. Ancak asıl sorun MB'nin aşırı enflasyon hassasiyetinde. Bu hassasiyet faizlerin yüksek kalmasına neden oluyor ve hem sıcak paraya maruz kalınıyor, hem de büyüme örseleniyor.Okurlarım, bu endişeleri paylaştığımı aylardır izliyor. İzlemeyenlere de yeniden hatırlatıyoruz.Not: Dünkü yazımda rahmetli babamın lakabı konusunda annem açıklama yapmadığım için hassasiyet gösterdi. O lakabın zekâsından dolayı kendisine verildiğini arkadaşları biliyor. hgunes@milliyet.com.tr Kur 2 YTL olsa açık olmaz