Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bize göre ulusal sağlık hizmetinin güçlü olması hem kalite getirir, hem de ekonomik olur. Ancak önce kafaların değişmesi ve sağlığa daha fazla kaynak aktarılmasının anlaşılması şart.Buna rağmen, ülkemizde kamu ile özel kesimin sağlık hizmetlerindeki kalite farkı giderek açılıyor. Öte yandan, sağlık her geçen gün daha pahalı hale geliyor. Daha iyi hizmet almak için çok daha fazla paralar ödeniyor. Bunun bir nedeni teknolojik ve bilimsel gelişmelerin getirdiği yeniliklerin maliyeti, diğeri de sağlık bilincinin gelişmesi. Geçen yıl hastaneler birleşmişti. Geçen hafta da yeni reformla emeklilik sistemleri birleştirildi. Böylece sağlık ve emeklilikte verimlilik aranıyor. Türkiye'de özel sağlık sigortası nüfusun yüzde 1'ini bile kapsamıyor. Kapsamalı mı diye tartışılabilir... Sağlık hizmetlerinin giderek daha pahalı hale gelmesi, sigorta primlerine yansıyor. Bu da aile bütçelerinde ciddi bir gedik açıyor. Tabii işin bir de kamu tarafı var. Sağlık hizmetlerinin daha pahalı hale gelmesi, bir yandan bütçedeki yatırım harcamalarının kısılmasına neden olurken, diğer yandan istihdam sorununu ağırlaştırıyor. Ancak bu kaçınılmaz bir gelişme. İşin asıl önemli olan boyutu ise işveren tarafı. Çünkü sağlık sigortalarını çalışanlar değil, kuruluşlar ödüyor. Bu nedenle, primler arttıkça işverenin işçilik maliyeti yükseliyor ve emek-yoğun sistemlerden uzaklaşıyor. ABD'de birkaç ay önce tamamlanan bir araştırma (K. Baicker ve A. Chandra: Artan sağlık sigorta primlerinin emek piyasası üzerindeki etkileri) sağlık sigortası maliyetlerindeki yüzde 10'luk bir yükselmenin iş bulma olasılığını yüzde 1,6 oranında düşürdüğünü gösteriyordu. Üstelik bu ABD için geçerli bir araştırma. Prof. Seyfettin Gürsel de Türkiye için işsizliği azaltmanın temel yöntemini burada, yani primlerin, ya da sosyal yüklerin azaltılmasında görüyor ve bunu sık sık kaleme alıyor.ABD'de işverenin sağladığı sigortanın maliyeti 2000 yılından bu yana yüzde 58 artmış. Öte yandan, sadece son 2 yılda primler yüzde 11,2, ücretler de yüzde 2,3 artmış. Yani işveren ciddi bir mali darbe yemiş, işini büyütmesi zorlaşmış. Ülkemizde de ihracatçı sektörlerde zorlanmamızın temel nedeni bu yükle giydirilmiş ücret maliyeti. Sağlık artık çok pahalı Bir diğer araştırma da (D. Goldman, N. Sood ve A. Leibowitz: Değişen sağlık sigorta primlerinin ücret ve yan ödemeler üzerindeki etkisi) bu primlerdeki artışın üçte birinin ücretlerden, üçte ikisinin de yan ödemelerden fedakârlıkla sağlandığını ortaya çıkarıyor. ABD'deki Massachusetts Institute of Technology profesörlerinden Peter Diamont'un 1998'de NBER'da yayımlanan yapıtı gözden kaçmamalı. Diamont, 1998'de sosyal güvenlik reformları deneyimlerinin tümüne bakarak bireysel katkıya dayanan sistemlerin çok daha fazla idari maliyet taşıdığını, böylece daha az net getiri sağladığından kamu tarafından iyi yönetilmiş sistemlere göre çok daha riskli olduğunu iddia etmişti. Diamont'un son cümlesi son derece anlamlı: Ancak bu konuda bir karara varmak için ekonomik mülahazalar değil, siyasal anlayış ve değerler etkili olacaktır! Gerçekten hepimizin bir siyasi duruşu, topluma bakışı var. Çözümlerimiz de farklı. hgunes@milliyet.com.tr Farklı siyasetler