Önce enflasyondan başlayalım. Dalgalanma başlamadan, yani nisan ayında, tüketici fiyat endeksinin yüzde 1.34 yükseldiği açıklandı. Dalgalanmanın başladığı ay bu yüzde 1.88'e çıktı. Fakat ilginçtir; kurun fiyatlara yansımasının beklendiği haziran ayında enflasyon yüzde 0.34'e düştü. Geçen ay da TÜFE'nin yüzde 0.85 arttığı açıklandı. Herkes ekonomideki tüm kurumları bıraktı, dikti gözünü Merkez Bankası'na (MB). MB'nin ana görevi enflasyonu kontrol etmek. Bunu da faiz politikasıyla sağlamaya çalışıyor. Ama aynı politikanın sıcak para yoluyla cari açığa neden olduğu eleştirisiyle MB bombardımana tabi tutuluyor. Bu anlamda geçen ayın enflasyon ve cari açık verileri büyük önem taşıyordu. Merkez Bankası'nın bunun karşısında tek silahı var; o da faiz. Faizler bir hayli artırılmış görünüyor ve talep de kısılmaya çalışılıyor. İşte bunun da aynı zamanda sıcak parayı ülkeye çekerek kurlar üzerinde baskı yarattığı düşünülüyor. Sıcak paranın kurlar üzerinde bir baskı yarattığı gerçek. Ancak faizin buna neden olduğu pek doğru değil. Öte yandan, iç talebin sadece faizle bastırılabileceği beklentisi de çok doğru değil. Çünkü bu politika, yatırımları belli ölçüde frenlese de, ilginçtir, iç tüketim başka etmenlerden, örneğin döviz kurundan daha çok etkileniyor. Faiz politikasıyla iç tüketimin tek başına kontrol edilemeyeceği ortada görülürken, MB ne yapabilir? Çünkü petrol fiyatları ve kur şokları gibi dışsal etkilerin yanı sıra, enflasyonun ardındaki ana neden iç talepse ve bu faizle frenlenemiyorsa, çaresiz başka yollara müracaat etmek gerekiyor. Bunlardan biri MB'nin maliye politikasının daha destekleyici olmasını talep etmek olabilir. Gerçekten de daha sıkı bir maliye politikası izleyebilecek bir alan var. İkincisi, kurun çok aşırı düzeylere inmesinin engellenmesi de zorunlu. Çünkü değerli kur sadece dış ticaret dengesini bozmuyor, iç tüketim talebini de canlandırıyor. Kur çok yukarı gittiğinde, aksini talep etmiş, müdahale edilmesini istemiştik. O zaman kimileri bizi sıcak paracı olmakla suçlamıştı. Oysa bu hiç de doğru değildi. Nitekim, şimdi sıcak para girişiyle TL yine gereksiz boyutlarda değer kazanınca yine buna müdahale edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tek silah da eleştiriliyor Kurlar belli bir düzeyde kalır, maliye politikası sıkılaşırsa, bu aynı zamanda iç tüketim talebini frenleyebilir. Üstelik, sıcak parayı MB'nin yüksek faiz politikasına bağlayarak bundan cari açık sonucu çıkaranların çenesi de kapanmış olur!Merkez Bankası'nın enflasyon raporu sürekli çıkıyor. Ancak sık sık piyasalarla iletişim kurması gerekiyor. Çünkü, kamuoyunun aydınlatılması ekonomi politikalarındaki başarıyı güçlendirir. Üstelik, MB'nin faiz politikası arasında ilişki kurarken iki hatayı birden yapanlar MB'nin ana görevinin enflasyon olduğunu savunarak bir üçüncü hatayı yapıyor. Bunun da ortadan kalkması sağlanmış olur.Tekrarlayalım: Yüksek faiz sıcak paraya neden olmuyor. Dünyadaki likidite bolluğu sıcak paraya neden oluyor. O da gerçekten kuru baskılıyor. İkincisi, kur cari açığın nedenlerinden sadece biri ama sadece biri. Oysa çok daha etkili unsurlar göz ardı ediliyor. Bununla beraber, kurun sürekli değer kazanmasına MB geç kalmadan engel olmalıdır. hgunes@milliyet.com.tr Başka önlemler de var