Nihayet kimi ekonomistler Merkez Bankası üzerinde etkili olduklarını düşünebilir. Tabii kimisi de bunun hükümet baskısı ile gerçekleştiğini sanabilir. Uzun süredir Merkez Bankası düşük faiz politikası sürdürüyordu. Çarşamba günü Başkan Yılmaz’ın açıklamasıyla bunu bir süre daha değiştirmeyeceğini, hatta faizleri daha da düşürebileceğini ilan etti.
Pekiyi, kimilerinin beklediği gibi kur yükseliyor mu? Hayır! Neden? Çünkü yıllardır yazdığımız üzere kur üzerindeki en etkili etmen iç faiz oranları değil, küresel likiditenin hareketleri. Hep belirttiğimiz gibi, ekonomi bilimi işadamlarına ya da bankacı türevlerine bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. Merkez Bankası bu ara faizleri daha da indirse bile, döviz kurundaki gevşemeye engel olamaz.
Önceki gün Merkez Bankası hükümete bir mektup yolladı. Bu mektupta gerçekleşen enflasyonun, hedeflenenin altında kalmasını kaleme aldı ve üç aylık enflasyon raporunu hükümete sundu. Yani bu şaşmayı nedenleriyle açıklamaya çalıştı.
Bu şaşma eğer faizlerin yüksek kalmasından kaynaklandıysa Merkez Bankası’nın hiç beklemeden faizleri indirmesi gerekir.
Nitekim Merkez Bankası’nın havası da bu şaşmanın para politikasından kaynaklandığı yönünde. Oysa bizim düşündüğümüz gibi bu şaşmanın küresel etmenlerden ve durgunluktan kaynaklandığı kabul edilirse, tutumların da değişmesi gerekecektir.
Merkez Bankası yazdığı mektupta belirtmese de, raporda mali disiplindeki keşmekeşliğin sürmesi halinde faizleri yükseltmek zorunda kalacağını belirtiyor. Tabii burada iki yanlışlık bir arada yer alıyor.
Artık olursa değil, sürerse
Birincisi, bu şikâyetin raporda değil, mektupta yer alması gerekirdi. Çünkü mektubun muhatabı hükümet. İkincisi, eğer bu durum Merkez Bankası’nı rahatsız ediyorsa, neden şimdi paldır küldür faizleri indiriyor? Bir zamanlar mali disiplin bozuldu diye faiz indirmekten çekinen Merkez Bankası’na şimdi ne oldu? Artık “olursa” değil, “sürerse” diyor.
Maliye politikası, dizgini koparmış çılgın at gibi gidiyor. Para politikası da iyiden iyiye gevşemiş durumda. Buna rağmen ekonomik toparlanma çok yavaş gözleniyor. Gerçi küresel krizden çıkış alametleri de hem yerel hem de küresel düzlemde görülüyor. Fakat bu gelişmeleri bu gevşemelere bağlamak yanlış olur. Bu olumlu eğilim küresel olarak güvenin tazelenmesinden kaynaklandı.
Kaldı ki, daha önce bu sütunda yazdığımız üzere, Merkez Bankası’nın faiz indirmesi bono piyasasına kısmen yansımakta, kredi piyasasına ise çok sınırlı yansımaktadır.
O halde para politikasını daha da gevşeterek bir sonuç alınacağını sanmak pek de doğru olmaz.
Daha önce de uyardığımız gibi, küresel emtia fiyatlarını yakından izlemekte yarar var. Faizlerin geldiği nokta, orta vadeli ciddi makroekonomik beklentiler ele alındığında çok daha farklı algılanabilir.
Ancak daha önce savunduğumuz gibi, MB parasal genişlemeyi doğrudan döviz satın alarak yapsa, çok daha etkili olabilir. Ayrıca kurun da gevşemesini engellemiş olur.
Hurafe yaratmayalım
Zaman zaman ülkemize kaynağı belli olmayan büyük döviz girişleri yahut yastık altındaki olağanüstü paralar gündeme getirilir. Merkez Bankası’nın açıkladığı ödemeler dengesinde net hata-noksan kalemi bazen şişmekte ve bu söylentilere destek olmaktadır.
Bu itibarla Merkez Bankası’nın bu kalemin şişmesine neden olacak etmenleri sıklıkla telafi etmesi gerekir.
Küresel kriz çıktığından, yani ekim ayından bu yana net hata-noksan kalemi 18.3 milyar dolarlık döviz girişi gösteriyor. Bu elbette olağanüstü. Ancak bunun asıl nedeni 2008’in Ekim ayında gözlenen olağanüstü döviz girişi. Bunu izleyen kasım ve aralık ayında da bir miktar giriş gözlenmiş.
Ekim sendromuna ilişkin Merkez Bankası Başkanı Yılmaz dün bir açıklama yaptı ve gerekli düzeltmenin bu ay yayımlanacağını söyledi. Rakam hatası yok ama bu kaleme yazılması doğru değilmiş. Krizden bu yana birkaç nedenle para girişi oluşmuş olabilir. Bunlardan biri varlık barışı. Bir diğeri, ihtiyacı olanların parasını olağan yolla ülkeye getirmek isteyişi.
Üçüncüsü, yastık altındaki bazı dövizlerin ortaya çıkışı. Bunun dışında şimdilik bir şey söylemek olanaklı değil. Ancak Merkez Bankası bir açıklama yapmadan hurafe üretmek hiç de doğru değil.