Artık serbest dalgalı kur sistemindeyiz. Bu sistemde döviz kurunu arz ve talep belirliyor. Arz fazlaysa yapacak bir şey yok. Demek ki, bu kurla yeterli ölçüde ihracat yapılıyor. Ancak bunun yanı sıra, yurt içinde tasarrufları olan ve bunları bozarak TLye dönenler var. Diğer bir ifadeyle, içeride döviz bozanlar olmasa kur daha yukarıda, ihracat da çok daha fazla olacak.TLye olan güvensizlik ve sürekli enflasyon kadar devalüasyon politikası nedeniyle yıllar boyu tam 52 milyar dolarlık döviz tevdiat hesabı biriktirilmiş; bu toplam mevduatın yüzde 44ü. Üstelik daha yurt dışında bu miktarın neredeyse 2 katı var.İşte gerek reel faizlerin yüksekliği, gerekse ekonomik istikrar havasının yaygınlaşması, dövizlerin sürekli bozulmasına neden oluyor. 52 milyar dolar TLye döndükçe, TL değer kazanıyor. Üstelik cari işlemler açığı varken. Oysa cari işlemler açığı varken TLnin değer kaybetmesi gerekir. Ve bu yanlış süreç tam 3 yıldır sürüyor. Buna son vermek için de elde tek mekanizma var; o da Merkez Bankasının döviz satın alması.Gerçi Merkez Bankası (MB) sık sık ihalelerle döviz satın alıyor ve kura müdahale ediyor, ama bu yetersiz kalıyor. Üstelik MB bu kadar döviz rezervini ne yapacak? Gerçi MB, 2004 yılında IMFye 5,2 milyar dolar borç ödedi. 2005 yılında 7,8 milyar dolar, 2006 yılında da 10,7 milyar dolar ödeyecek. Fakat rezervler de 35 milyar doları aşmış vaziyette. Üstelik MB bunun karşılığında TL yaratıyor, sonra da o TLyi açık piyasa işlemleriyle geri çekiyor. Tabii bunu gerçekleştirmek için de reel faizi yüksek tutuyor ve bu da dövizlerin bozulmasına neden olan bir kısırdöngü oluşturuyor.Buna bir çözüm gerekiyor. Biz, önce cari işlemler dengesine göre ayarlanmış, sonra da dış ticaret dengesini sağlayan bir reel kur düzeyinin sürdürülmesinin doğru olacağı kanısındayız. Eğer tabii Türkiye ihracatla kalkınacaksa.Bu da belki ilk aşamada yüzde 15-20lik bir değer kaybı, daha sonra ise yüzde 30-40lık bir değer kaybı anlamına geliyor. Elbette bunun hızlı olması istikrarsızlık yaratır. Üstelik enflasyon üzerinde de olumsuz etkisi olur. Ancak kur ile enflasyon arasındaki ilişkinin büyük ölçüde kalkacağı 2005 yılından sonra bu politika şart görünüyor. Böylece ne enflasyon, ne de faizler artar. Ancak sorun, MBnin bu kadar dövizi ne yapacağıdır. hgunes@milliyet.com.tr Döviz kurları düşük seyrediyor. Gerçi son birkaç ayda euro - dolar paritesi birdenbire 1,18 düzeyinden 1,30 düzeyine fırlayıverdi. Ve böylece euro kazanan ihracatçının sorunu çözüldü. Ancak dolar bazında döviz geliri olanın sıkıntısı sürüyor.