Bu faizin belirlenmesinde iki parametre etkili oluyor. Biri enflasyondaki gerçekleşme, diğeri de beklentiler. MB sadece enflasyon beklentilerine değil, aynı zamanda başka göstergelere de bakıyor. Örneğin "öncü ekonomik göstergeler." Prof. Asaf Savaş Akat bir zamanlar Taylor kuralına göre MB'nin gecelik faizini tahmin etmeye çalışır büyük ölçüde de tuttururdu. Kısacası, MB'nin gecelik faizinin belirlenmesinde bir kural uyumu vardı. Sonra dostum Akat "faiz indir" lobisine katıldı. Merkez Bankası'nın (MB) enflasyonu önlemede elindeki en güçlü silah faiz. MB'nin hem kısa, hem de bir ölçüde uzun vadeli faizleri belirleme gücü var. En kısa vadeli faiz ise en etkili olduğu enstrüman. MB'nin belirlediği faiz enflasyon gerçekleşmesinden, ya da beklenen enflasyondan kayma gösteriyor mu? Yoksa MB sürekli belli bir marjla faiz politikasını mı sürdürüyor? Bu önemli bir konu. Enflasyon yüksek gerçekleşti mi, ya da beklentiler yükseldi mi MB de haliyle faizleri artıracaktır. Bu fark hep aynı olduğu taktirde mesele yok demektir. Aşağıdaki tabloda MB'nin borçlanma faizinin geçtiğimiz 12 aydaki trendi görünüyor. 2005 yılında faizler beklentilerin 2.2 ile 2.4 katı kadar olmuş. Beklentiler gerçekleşmeden hep daha olumlu olduğu için aynı dönemde faizler gerçekleşmenin 1.8 katı kadar olmuş. (Beklentilerin düşük olmasının nedeni malum; MB'nin hedefi gerçekleşen enflasyondan hep düşük oluyor. Çünkü anti-enflasyonist bir program uygulanıyor.) Ancak 2006 yılı başından mayıs ayına dek faizlerle beklentiler arasındaki fark 2.5 katına çıkıyor. Bu da beklentilerdeki olumlu trendden kaynaklanıyor. Yani enflasyon beklentisi daha iyimserleşiyor. Ama faizler pek değişmiyor. İşte bu dönemde kamuoyunda "faiz indir" baskısı artıyor. Hükümet işin içine giriyor, MB yönetimi de bu baskıyı fazlasıyla hissediyor. Beklentiye göre ayar Faizler tam inmeye başlarken mali çalkantı çıkıyor. Beklentiler de hızla olumsuz yöne kayıyor. MB da faizleri artırıyor. Ancak hazirandaki faiz-beklenti farkı hala göreli olarak çok düşük. Bu durumda beklentiler biraz düzeliyor ve eski düzeye geliyoruz. Faiz ile enflasyon gerçekleşmesi arasındaki fark ise daha ilginç. 1.8 kat olan bu fark mayısta 1.3 kata kadar düşüyor. Yani faizin düzeyi düşük kalıyor. Diğer bir deyimle, MB'nin o tarihte faiz indirmesinin zaten pek anlamı yokmuş. Gerçekleşen (12 aylık) enflasyona göre düşük kalmaya bile başlamış. Temmuz ayında yapılan artışlardan sonra faizler hala enflasyona göre yılbaşındaki düzeyde. Yani MB'nin faiz ayarının iç talebe acı fren yaptıracak bir düzeyde olduğunu söylemek zor. İndirim baskıdan geldi hgunes@milliyet.com.tr