Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sonuçta MB yüklü bir rezerve sahip oluyor. Bu denli yüklü bir döviz rezervi MB'nin kur taahhüdü varsa önemli. Çünkü kuru korumak için bu barutu kullanır. Ancak böylesi bir taahhüdü yoksa bu rezervle ne yapacak? Şu anda MB döviz rezervleri 50 milyar dolara yaklaştı. Döviz rezervinin ne düzeyde olması gerektiği çok tartışmalı bir konu. Kimi rezervleri ithalata oranlıyor. Bu yıl ithalat 115 milyar dolar kadar olacağına göre rezervlerin oranı yüzde 43'e yaklaşıyor. Kimi ise rezervleri kısa vadeli dış borçlara oranlıyor. Merkez Bankası (MB) gerek rezervlerini güçlendirmek, gerekse döviz kuru çökmesin diye sürekli piyasadan döviz topluyor. Bunu iki yöntemle yapıyor: biri doğrudan döviz alımı, diğeri günlük ihaleler. İkinci yöntemde, kur birdenbire, yahut hemen fırlamıyor. Aynı düzeyini uzun süre koruduktan sonra şu veya bu nedenle yükseliyor. Kısa vadeli borçlarımız da 37 milyar dolar kadar olduğuna göre, rezervler bunun yüzde 135'ini karşılıyor. Kimi ise toplam dış borca oranlıyor (ki biz bunu biraz hatalı buluyoruz). Bu durumda Türkiye'nin rezervleri dış borcunun üçte birini karşılıyor. Ayrıca bir de dalgalı kurda rezerv tutmanın anlamsızlığı konusu var.Bu açıdan bakıldığında MB'de fazlasıyla rezerv var. MB, bu rezerv düzeyine ulaşmak için 2002 yılında toplam 800 milyon dolar, 2003 yılında neredeyse 10 milyar dolar, 2004 yılında 5,4 milyar dolar, nihayet bu yıl da 22 milyar dolar piyasadan döviz topladı. Yani son dört yılda tam 38 milyar dolar çekildi.Çekilen dövizin kuru yükseltememesi nedeniyle başta ihracatçılar olmak üzere bir çok şikâyetçi var. Ve bu şikâyetler de haklı. MB de biriken rezervlerin atıl kaldığına ya da kur zararının ortaya çıktığına işaret ediyor. Malum; çekilen dövizler kuru yükseltmeye yetmezse MB'ler evalüasyondan (yani kurun değerlenmesinden) zarar ediyor. Bu zararların ne olacağı ise tartışma konusu. 4 yılda 38 milyar dolar Aslında birçok gelişmekte olan ülkede bu tür gelişmeler oluyor. Ulusal para hızla değer kazanınca MB'ler müdahale etmek zorunda kalıyor. Gelişmiş ekonomilerde de benzer durumlar olmuyor değil. 2004 yılında Avrupa Merkez Bankası euronun yükselmesi nedeniyle 1,6 milyar euro zarar etti. Avustralya Merkez Bankası da 1,4 milyar Avustralya doları zarar etti.Uzatmayalım, geçen ay IMF bu konuda bir araştırma yayımladı ve konuya bir çözüm önerdi. Bu döviz alımları hükümet politikası olacağına göre ya da MB'lerin sahibi Hazine olduğuna göre, ortaya çıkan kur zararlarını da Hazine karşılamalı. Çok makul. Çünkü ekonomi kazanınca Hazine de kazanacak. Kısacası, orana bakmaksızın MB döviz alımlarını artırabilir. Ortaya kur zararı çıkarsa bunu da Hazine karşılar. hgunes@milliyet.com.tr Zararı Hazine karşılasın