Kısacası, Tayyip Erdoğan sanki cami duvarına etti. Büyük hata yaptı. Birincisi, mal varlığını neden açıklamayacağını anlatamadı. Ortada bir talep var. Açıkla gitsin! İkincisi, karşılığında CHP'nin mal varlığını sorguladı. Bu anormal. Çünkü CHP bir kurum, kişi değil. Üstelik CHP'nin mal varlığının kaynağı belli. Nihayet doğru bilgilenmeden, adı geçen iki kuruma para ödenmemesini CHP'nin hatasına bağladı. Oysa ortada böyle bir hata yok. CHP, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın mal varlığını açıklamasını isteyince önce kıyamet koptu, sonra Başbakan açıklayacağını söyledi. Sonra yine açıklamaktan vazgeçip, CHP'nin İş Bankası'nın ortağı olmasına rağmen, Türk Dil ve Türk Tarih kurumlarına nemadan ödeme yapmadığını iddia etti. Siyasetçiler elbette mal varlıklarını açıklamalıdır. Ancak kamuoyu da bu konuda özen göstermeli. Çünkü her zenginlik ayıp değildir. Politikacının malı, yahut parası çok diye hırpalanmamalıdır. Yanlış olan, kamu görevi boyunca artan ve açıklanamayan mal varlığıdır. Hatta, politikacının görevi süresinde de mal varlığı artabilir. Bir emlak alırsınız, piyasa yükselir, ya da iyi bir yatırım yapmışsınızdır, değeri artar. Satarsınız, mal varlığınız yükselir. Bu açıklandığı sürece bir sorun yoktur. Fakat, açıklanamaz bir artış söz konusuysa, politikacı elbette siyasetin ve hukukun tasfiye sürecine kellesine koymalıdır.Türkiye'de siyasetin son yıllarda oldukça yıprandığı, çürüdüğü biliniyor. Özellikle yerel yönetimlerin başında olan kişilerin birçoğuyla ilgili söylentiler çıkıyor. Bunun yanı sıra milletvekilleri hakkında da dedikodular olabiliyor. Artış açıklanabilmeli Birincisi, seçilme konusunda adil bir yapı ortaya çıkmalı. Varlıksız kişilerin aday olabilmesi sağlanmalı, seçim masrafları disiplin altına alınmalıdır. Harcamalar belli kurallar dahilinde olmalı ve şeffaflaşmalıdır. İkincisi, politikacının kamu kaynaklarını yönlendirmedeki kişisel nüfuzu azaltılmalıdır. Özelleştirme, 2001 yılından bu yana sürdürülen kamu reformu hep buna yardımcı olmak için ele alındı. Kuralsızlık nepotizmayı, yani kayırıcılığı kolaylaştırır. Şeffaflık ise aksine kamuoyu gözetimi ve denetimi sağlar. Ancak ayrıca bir de hukuki denetim şarttır. Bu nedenle CHP'nin önerdiği dokunulmazlığın ekonomik konuların dışına atılması iddiası son derece önemlidir. Aksi takdirde, hukuk siyasal yolsuzlukla mücadele edemez.Gelelim milletvekillerinin ya da yerel yöneticilerin durumuna. Burada yolsuzluğun azaltılmasının bir yöntemi de yüksek ücret politikasıdır. Halkın temsilcileri hiçbir biçimde kendilerini yoksul hissetmemelidir. Gerçi ülkemizde en çok bu kesimin aldığı ücret halkı rahatsız eder, ama bu yanlıştır.Dönelim, Erdoğan'ın mal varlığına. Malum, ustası Necmettin Erbakan hapislik. Konu da benzer. Erdoğan mal varlığında özel ve açıklanamaz bir artış yoksa neden çıkıp bunu beyan etmiyor? Bu anlaşılamadı. Cumhurbaşkanı olmayı çok arzuladığı belli olan Sayın Başbakan, belki farkında değil, ama bu konuda ağır bir darbe yedi. hgunes@milliyet.com.tr Bu nasıl ortadan kalkacak?