Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Malum, kurla ilgili iki soru var. Birincisi, kurun yükselip yükselmeyeceği, diğeri de bunun birdenbire mi, yoksa zamanla mı olacağı. Bunlar elbette zor sorular.Kurun değişmesi dövizdeki arz ve talep dengesine bağlı. Hâlâ arz fazlalığı olduğundan ve talep dış ticaret dışında oluşmadığından kur düşüyor. Sorun bu anlamda döviz arzının fazlalığı. Döviz kurunda bir kaç gündür bir oynaklık gözleniyor. Daha önceleri 1.30 seviyelerini test eden döviz kuru geçen hafta 1.35 düzeyini yukarı doğru kırdı ve daha sonra oynak bir biçimde gevşemeye başladı. Döviz kurunun bir yükselme trendine girip girmeyeceği merak ediliyor. Son günlerdeki döviz kurundaki çıkış kalıcı bir etmenden değil sıcak paranın çıkışından kaynaklanıyor. Döviz talebi unsurlarını sayalım: Birincisi, ithalat. İkincisi, yurtdışına giden turistler. Sonra ödenen krediler ya da yurtdışına transfer olan çeşitli kazançlar. Ama hepsinden önemlisi sıcak para çıkışları. Eskiden bunların tümünden daha egemen olan, vatandaşın tasarruf amacıyla aldığı dövizler vardı. Bu durdu. Böylece de talep tarafında ithalat dışında güçlü bir öğe kalmadı.Döviz arzı ise çok çeşitli. Tabii başta ihracat var. Bunlar bavullu, bavulsuz, hatta sınır ticaretinden kazanılan dövizler. Bunun yanı sıra turizm, işçi dövizleri ve dışarıda kazanılan paralar var. Ancak döviz arzını bunların hepsinden fazla artıran bir etmen döviz tasarruflarının TL'ye dönmesi, ki bu süreç yıllardır devam ediyor. Buna benzer bir diğer etmen de, yurtdışından gelen sıcak veya soğuk para. Sıcak para malum kısa vadeli yabancı yatırımlar. Bunun yanı sıra, ticari krediler (ılık para) ve doğrudan yabancı sermaye (buz gibi serin para) var. İlginçtir, sıcak para oluk oluk aktığı gibi, buz gibi serin para da ciddi biçimde ülkeye giriyor. Tabii bunun bir kısmı özelleştirmeden kaynaklanıyor.Döviz kurundaki gevşemenin analizini yapalım. İhracatta son zamanlarda bir durgunluk gözlense de, ithalat çok canlı. Yani dış ticaret dengesi net döviz talebi yaratıyor. Turizm ise net döviz arzı yaratıyor. Turizm ile işçi dövizleri dış ticaret açığının yarısını karşılıyor. Yaz aylarında, özellikle temmuz ile eylül arası, bu gelirler dış ticaret açığının neredeyse tamamını kapsıyor.Diğer aylardaki döviz gediğini ise her türlü yabancı sermaye ile yerlilerin bozdurdukları dövizler karşılıyor. Ancak yine de bir fazlalık oluşuyor. Yani cari işlemler açığına rağmen gelen para daha fazla. İşte bu fazlalığı Merkez Bankası çeşitli yöntemlerle almaya çalışıyor. Ama yine de etkili olamıyor. Çünkü içeriye akış çok fazla. Arz fazlalığı Ne yapılabileceği konusunda ise çeşitli yazılar yazdık. Talep konusunda ithalatı artıralım, ya da vatandaş döviz alsın denemez. Sıcak para kalıcı bir çıkışa geçmeden talep yönünden kuru yükseltmek kolay değil. Kaldı ki, bu, ABD'deki faizlerin yükseliş beklentisine bağlı. Ama bu elimizde olan bir olgu değil. Talep yönünden olsa olsa Merkez Bankası döviz alım miktarını artırabilir. Asıl önemlisi arz tarafında, fazlalığa neden olan etmenleri döviz piyasasından ayıklamak. Tobin vergisinin yanı sıra, giren doğrudan yabancı sermaye dövizini MB'den bozabilir.Ancak kısaca, kurun ciddi sıcak para çıkışı olmadan yükselmeyeceği gözüküyor. hgunes@milliyet.com.tr Çare arzın sınırlanması