Önceki akşam Merkez Bankası (MB) Başkanı Serdengeçti'ye sorduk. "Daha ne kadar döviz alabilirsiniz ki? Her tarafınız döviz doldu" dedik. Başkan mutat yanıtı verdi. "Volatilite (oynaklık) sürdükçe müdahale edeceğiz" dedi. Oysa haftalardır kur aynı yerde. Bu kadar dövizi neden aldıklarını sonra öğrendik. İki yıl sonranın döviz ödemeleri için alıyorlar, daha doğrusu gayet maliyetli olan yurtdışından gelen mevduatın devreden çıkması için döviz alıyorlarmış. Makul.
İki yıldır zaman zaman MB kurdaki aşırı dalgalanma olgusuna dayanarak döviz alımları yapıyor. Çünkü kurdaki dalgalanmanın iki mahzuru var. Biri aşırı kur değişimlerinin dış dengeyi gereksiz yönde etkilemesi, diğeri de iç piyasalarda yaratılabilecek tedirginlik.
Dalgalı kur son yıllarda ekonomistler arasında giderek daha fazla destek buluyor. Nedeni açık. Esnek kur sistemleri dış şoklara karşı iç dengeleri koruyor. Öte yandan katı sabit kuru savunanlar da ortadan kalkmış değil. Çünkü onlara göre istikrar için kurun da durağan olması gerekiyor.
Geçtiğimiz günlerde Sebastian Edwards ve Eduardo Levy Yeyati isimli iki iktisatçı "Şok - emici Olarak Esnek Kur Sistemleri" başlıklı bir çalışma yayımladı. Çalışma temel olarak dış ticaret hadlerindeki, yani göreli fiyatlardaki, şok değişimlerinin kur üzerindeki yansımalarını ölçmeye çalışıyor. Diğer bir deyimle araştırma, bir ülkenin dış ticaret yapısı birden olumsuz gelişme gösterirse, kurun göstereceği tepkiyi ölçmeye çalışıyor. Mesela esnek kur sisteminin gerçekten milli geliri daha az mı etkilediği sınanıyor. İkincisi, şokun gelir üzerinde asimetrik, yani ters yönde etkisine bakılıyor ve nihayet üçüncüsü, esnek kur sistemlerine sahip ülkelerde sabit kurlu sistemlere göre daha yüksek bir büyüme hızının elde edilip edilmediği sorgulanıyor.
Araştırmacılar bu üç soruyu 183 ülkenin 1974 - 2000 dönemini inceleyerek yanıtlamaya çalışıyorlar. Varılan sonuçlar hayli ilginç. Bir ülkenin dış ticaret hadlerinde yüzde 10'luk bir olumsuz gelişme, sabit kurlu sistemde yüzde 0.8'lik bir daralmaya neden olurken, esnek kur sisteminde yüzde 0.4'lük bir büyüme kaybına neden oluyor. Kısacası, gerçekten esnek kur sistemleri birer şok emici rolü üstleniyor.
Dalgalanma karşısında yapılabilecekler elbette sınırlı. Kura müdahale etmek gerekiyor. Ya faizlerle oynayacaksınız, ya da doğrudan döviz alarak, ya da satarak müdahale ediliyor. Geçenlerde yapılan bir araştırmaya göre (Rasmus Fatum ve Michael Hutchison: Japonya'da resmi döviz piyasalarına müdahalelerin etkinliği) 1 milyar doların üzerinde yapılan müdahaleler fiyatta etkili oluyor. Malum Japonlar, ihracatta rekabet gücünü yitirmemek için, son zamanlarda yenin aşırı değer kazanmamasına çalışıyorlar. 1991 - 2000 döneminde Japon otoriteleri tam 43 müdahale yapmışlar ve faizle takviye edilmeyen müdahalelerde bile sonuç almışlar. Tabii büyüklüğüne bağlı olarak. Ve tabii ABD Merkez Bankası Federal Reserve'ün uyumlu desteğine bağlı olarak.
Kısacası, esnek kur sistemlerinin dalga yaratmasının mahzuru olsa da, dış şokları emdiği için ciddi avantajları var. Üstelik dalganın boyunu düşürmek için de müdahale etmek mümkün. Ancak dalgalı kurun asıl avantajı ise büyüme hızının daha olumlu bir düzeye çıkması.