Yıllık bazda enflasyon hâlâ hedefin epeyce uzağında, ama son veriler oldukça olumlu. Yılın ilk üç ayında kümülatif olarak fiyatlar yüzde 1.25 artmış. Böyle devam ederse, yüzde 5'lik hedef büyük ölçüde tutacak. Son otuz yıldır Türk ekonomisi kronik biçimde enflasyon ve dış açık sorunu yaşıyor. Bu fobilerden enflasyon, kimilerinde fobi, çoğu kişide de alışkanlık yaratmıştı. Dış açık kriz fobisi hâlâ sürse de, dün açıklanan verilerden sonra enflasyon olgusunun otuz yıllık serüveninin sonlanmakta olduğu anlaşılıyor. Buna rağmen, iş dünyası hâlâ her ayın ilk işgünü saat 16.30'da açıklanan enflasyon verilerine gözlerini dikiyor. Hiçbir veri enflasyon kadar ilgi çekmiyor. Oysa artık enflasyonun beli değil, her tarafı kırıldı, döküldü. Neden hâlâ enflasyona baktığımızı anlamak güç.Oysa dış ticaret açığı sorunu tüm haşmetiyle ortada duruyor. Gerçi bu konudaki veriler bazen şaşırtabiliyor. Mesela geçen hafta açıklanan şubat ayı dış ticaret rakamları oldukça olumluydu. Öte yandan, aynı gün açıklanan mart ayı TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) verileri ihracatın mart ayında yüzde 13.8 artarak 7.5 milyar dolara ulaştığını gösteriyordu. Bir ekonominin temel hedefi olan büyüme de önceki hafta açıklandığında şaşırttı. Bu yılın büyüme performansının geçen yılın üstünde gerçekleşmesi bekleniyordu, ama bu denli değil. Kısacası, ekonomin dört temel hedefinden üçü doğrultusunda işler gayet olumlu. Enflasyon kalıcı biçimde düşüyor. Büyüme yüksek. Dış dengede gelişmeler öngörülen kadar korkunç değil. Tek sıkıntı, işsizliğin azalmaması. Belli olmaz, belki birkaç hafta sonra işsizlik verileri revize edilir, her şey de tümüyle iyileşir!Oysa bize göre, gerçekte enflasyon dışında gelişmeler pek parlak değil. İhracat konusunda ciddi sıkıntılar sürüyor. Ve dış ticaret açığı çok yüksek. İşsizlik de bir türlü düşmüyor. Hatta artıyor. Enflasyonun beli kırılıyor Büyümeye gelince. 2005 yılı verileri olumlu ama 2006 yılına sanayi kesimi çok olumsuz bir doğrultuda girdi. Devamını izlemek gerekiyor. Büyümeyi izlemenin birkaç yöntemi var. Biri iç tüketim. Batı'da tüketim verileri, özellikle Tüketici Güveni Endeksi yakından izlenirken, bizde piyasalar bu verileri pek izlemiyor. İlginçtir, ABD'de açıklanan tüketici eğilimi verilerini gözleyen uzmanlar, Türkiye'de ne TÜİK ve MB'nin son derece ayrıntılı biçimde hazırladığı anketine, ne de CNBC-e'nin son derece hızlı açıklanan ve denetlenmiş endeksine ilgi gösteriyor. Büyümenin bir güdüsü de yatırım rakamları. Tabii yatırımların aylık olarak izlenmesi oldukça zor. Ama olanaksız değil. Mesela ithalat verileri içinde yatırım malları ayrımı var. Uzun vadeli kredileri izlemek mümkün. Gecikmeyle açıklansa da, inşaat rakamları içinde sınai inşaat verileri yayımlanıyor. Üstelik 2005 büyümesi temel olarak yatırımlardan, özellikle de inşaat yatırımlarından ve dayanıklı tüketimdeki artıştan kaynaklanmışken, neden bu veriler piyasalar ve iş dünyası tarafından izlenmiyor, anlamak güç.Artık daha istikrarlı bir ortamdayız. Oysa hâlâ öncelikle fiyat istikrarıyla ilgileniyoruz. hgunes@milliyet.com.tr Büyümeyle ilgilenilmeli