Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dini bir cemaatin lideri olduğu için birçoklarını ürküten Fethullah Gülen bile türbanı İslam açısından teferruat olarak nitelemişti. Ancak mevcut iktidar ve onun yandaşları Türkiye’nin siyasal gündeminin en tepesine bu konuyu koydular. Adeta mesele-i esasi oldu. Öylesine ki sistem buna bağlı hale geldi.
Siyasal gündem tümüyle bu sorunun üzerine oturup Anayasa Mahkemesi de bunu tehdit olarak algılayınca elbette sistem kilitleniverdi. Şimdi kimisi Anayasa’yı değiştirelim ve Anayasa Mahkemesi’nden kurtulalım diyor, kimisi de iki meclisli sistemi savunuyor.
Yani tam bir hercümerç var. Neoliberaller ise yine ön plana çıkarak, halkın iradesine darbe indirildiği iddiasıyla adeta ateş püskürüyor. Hatta Tayyip Erdoğan’ı sisteme uyum sağlamakla ve yeterince mücadele etmemekle suçluyorlar. Oysa bu sistemi daha da geriyor ve tansiyonun yükselmesine neden oluyor.

Haberin Devamı

Uzlaşmadan olmuyor
İşte böylesi bir toz bulut içerisinde bir uzlaşma rejimi olan demokrasi büsbütün aksıyor. Ülkenin neoliberal aydınları havada artan nemin bile sorumlusu olarak CHP’yi görecekleri yerde uzlaşmaz tutumu nedeniyle biraz olsun zamanında iktidarı uyarsalardı bugünkü duruma gelinmezdi.
Baykal Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP’li birine razı olduklarını ifade etmemiş miydi? Sonra Meclis Başkanlığı seçiminde CHP çatır çatır Köksal Toptan’a oy vermedi mi? Peki ne yaptı AKP?! Ne yaptı neoliberaller? Hiç!
Bu aydınlarımıza hatırlatalım: Demokrasi çoğunluğun tahakkümü değil, çoğunluğun azınlıkla uzlaşarak ya da onu ikna etmeye çalışarak ülkenin yönetilmesi rejimidir. Turgut Özal TCK’nın 141, 142 ve 163. maddelerini kaldırırken ne yargı darbe yaptı, ne de asker. Elbette o zaman da eleştiriler oldu. O değişiklikler de kolay olmadı. Ama o zaman toplumsal kesimler daha hazır hale gelmişti. En başta komünizm ve şeriatı kimse tehdit olarak algılamıyordu. Uzlaşmadan demokrasi olmaz. Hukuk da her ülkenin toplumsal duyarlılıklarına göre biçimlenir.
Son zamanlarda medarı iftiharımız bazı bilim adamları toplumun gizlenmiş iç çatışmalarının galibini ilan ediyor. Doğru, ancak, demokrasi de işte bu toplumsal çatışmaların bir uzlaştırılması rejimidir.
Rejimin yahut kurulu cumhuriyetin demokratik biçemlerden gelişmediği gerekçesiyle onunla bir hesaplaşmaya girmek kimin hayrına olabilir? Oysa son zamanlarda televizyon kanalları kendini demokrat addeden ve rejimle bir çatışmaya girmeden demokrasinin yerleşmeyeceğini savunan aydınlarla doldu.

Haberin Devamı

Demokratik rejim
Bir ülkenin siyasal düzeni sarsıntıya girdiğinde yahut bir istikrarsızlık doğduğunda yapılacak en büyük hata aynı yolda ısrar etmektir.
Bugün “Mademki, demokratik yollardan AKP ile baş edilemiyor, bari kapatılsın” görüşü ne denli çarpıksa ve demokrasiye aykırıysa, sürekli CHP’yi bir kurum olarak suçlayarak ve onunla uzlaşma yollarını kapatarak ülkeyi yönetme sevdası da o denli demokrasiye aykırıdır.
Tayyip Erdoğan CHP’yi eleştirirken konuya tarihinden başlamaktadır. Yani “CHP olmasaydı ülke daha rahat ederdi” demeye getirmektedir.
Erdoğan’ın şikâyet ettiği ana muhalefet olmasaydı, yargı olmasaydı, medya olmasaydı, üniversite olmasaydı, dayak yedirttiği sendikalar olmasaydı ülke daha mı demokratik olacaktı? Yüzde 47 oya rağmen elbette olmayacaktı! İşte kimi neoliberal aydınlara da, AKP’ye de anlatılamayan bu.