Şu ara gündemde iki sorun var. Biri yerel seçimler, diğeri Kıbrıs. Yerel seçimler bu pazar sonuçlanınca bol bol tartışılacak.
Ancak Kıbrıs da çok önemli. Çünkü bu sorun çözülmezse Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği zor bir sürece girebilir. Öte yandan, Türk tarafı Annan planının hazmedilmesi olanaksız olduğunu savunuyor. Kısacası, durum karışık.
Kıbrıs'ta önce iki taraf Annan planı üzerinde değişiklik önerilerini tartıştı. Şimdi müzakereler Türkiye ve Yunanistan'la dörtlü hale geliyor. Buradan da bir uzlaşma çıkmazsa, Annan taslağa son şeklini verecek ve halkoyuna sunulacak. Bu durumda tarafların tutumları merak ediliyor.
Birkaç gün önce Raymond James Menkul Kıymetler, Strateji - GfK şirketine yaptırdığı bir araştırmayı açıkladı. 917 kişi üzerinden yapılan ankete göre Kıbrıs'ın Türk tarafında plana "evet" diyeceklerin oranı yüzde 40.8. "Hayır" diyeceklerin oranı ise yüzde 48. Yani daha fazla. Henüz yüzde 10.5'luk kararsız olsa da, bunların hepsinin "evet" demesi halinde, ancak plan kabul edilebiliyor. Yani iş zor.
Tabii, henüz müzakereyi götüren liderler, yani Denktaş ve Talat, karamsar bir havada olduklarından kamuoyu olumsuz yönde etkileniyor. Belli bir düzeltme sağlandığı takdirde, kamuoyu olumlu yöne dönebilir. Kamuoyu özellikle ikili bölgenin eksikliğinden rahatsız görünüyor. Etnik yapıya dayalı federal devletin ve siyasi hakların tam olarak düzenlenememesi, mülkiyetin yeniden düzenlenerek AB mahkemelerinin planı değiştirememesi, Kuzey'e yerleştirilen Rumların oy hakkının sınırlanmaması, Türkiye askerinin devamlılığının sağlanamaması, Kuzey'e yerleştirilecek Rumların sayısının azaltılmaması, Rum kesimine verilecek toprağın azaltılmaması, Türkiye'den göç edenlere gelen sınırın kaldırılmaması, anlaşma sonrası geçici bir süre Kuzey Kıbrıs'ın bir devlet olarak tanınmaması gibi konularda rahatsızlığın olduğu anlaşılıyor.
Halkın yüzde 34'ü müzakerelerde belli değişiklikler elde edilse de, bunların yetersiz kalacağını düşünüyor. Geriye kalan yüzde 62'nin yarısı düzeltmelerin Türk tarafı için hiçbir yararı olmayacağını, diğer yarısı ise tersine yararlı olacağını düşünüyor. Kısacası, umutlu olan kesim sadece yüzde 31!
Bununla beraber, plan üzerinde ciddi bir değişiklik olduğu taktirde hemen umutlanmamak gerekiyor. Çünkü halkın yüzde 52'si "evet" diyeceğini belirtse de, hala yüzde 27'si "hayır" deme eğiliminde. Ve gerisi de ya belli değil, ya da kararsız. Denktaş'ın halkın yüzde 73'ünü olumsuz yönde etkileme gücü gözleniyor. Bununla beraber halkın yüzde 40'ı Türk devletinin veya Denktaş'ın olumlu yönde alacağı kararda etkili olduğunu belirtiyor. Başbakan Talat'ın etkisi ise Denktaş'ın üçte biri kadar.
Halkın dörtte biri hiçbir zaman çözüm olmayacağı kanısında. Ancak yüzde 55'i bu yıl içinde şu veya bu biçimde çözümüm elde edileceğine inanıyor. Halkın yüzde 80'i Rum tarafını dostça karşılıyor. Ancak her üç kişiden biri Rum kesiminin bu plana "evet" demeyeceğini düşünüyor.
Kısacası, çözüm çantada keklik değil. Müzakerelerden sonra da liderlere büyük iş düşeceği şimdiden görünüyor.