Karşı karşıya olduğumuz bir başka sorun ise işsizlik. İşsizliğin ardında yatan temel sorun da sanayideki büyüme hızının yavaşlaması. Elbette bu sorunların tümüne hemen çözüm bulmak olanaksız. Kimi zaman alacak, kimi de birden çok politikanın yürürlüğe girmesiyle son bulacak, yahut da azalacak.İşsizliğin gelişimi konusunda meslektaşlarımız bir süre farklı görüşleri savundular. Kimi iş bulanların sayısındaki artışa dayanarak olumlu bir vurgu yaptı, kimi de işsizlik oranını ele alarak daha karamsar bir tablo çizdi. Gerçek şu ki, işsizlik sorununda kalıcı bir olumlu gelişme gözlenmiyor.İşsizlik konusunda Batılı ülkeler de sıkıntıda. Hatta Avrupa Birliği ülkeleri bu sorunu beraberce aşamadığı için bir güven krizi yaşandığı da ortada. Ancak Türkiye'de siyasal otorite işsizliğin azaltılmasını anlaşılan Allah'a bırakmış. Çünkü ortada hiçbir ciddi önlem gözükmüyor.Prof. Seyfettin Gürsel bir süredir, istihdam üzerindeki vergilerin düşürülmesinin hem ihracatı teşvik edeceğini, hem de istihdamı artıracağını yazıyor. Bunu hazır giyim sektöründeki işadamları da istiyor. Gerçekten ülkemizde istihdam üzerindeki vergiler çok yüksek. Bu işçiliği pahalı hale getirdiğinden hem kayıt dışı istihdamı artırıyor, hem de kayıt altındaki sektörün ihracatta rekabet edebilmesini engelliyor.Peki neden düşürülmüyor? Çünkü sosyal güvenlik sisteminde açıklar var. Bu açığı kapatmak için kümesteki hazır kazlar bol yolunuyor, dışarıdakiler de serbestçe geziniyor. Tez şu: Kümesteki kazlar az yolunursa belki dışarıdakilerden birkaçı daha içeri girer, toplam yolunan tüy sayısı da artar. Ancak bize göre istihdam üzerindeki yükler büyük ölçüde kalkmadan bu gerçekleşmeyecektir. İşsizliği azaltmanın bir başka yolu da döviz kurunun düzeyinin değişmesi. Kur yükselirse emek yoğun sektörlerde ihracat yeniden artışa geçer ve işsizlik azalabilir. Üstelik bu cari işlemler açığı sorununu ve sanayideki büyümenin gevşemesi sorununu da çözer.İşsizlik aslında büyümedeki gevşemeden kaynaklanan bir sorun. Tabii her büyüme istihdam yaratmıyor. İthalata dayalı bir iç tüketim büyümesinin istihdama hiçbir katkısı olmayabilir. Önemli olan yatırımlar ve ihracat. Yatırımlar 2004 yılında hızlı büyümüştü. Bu yıl ise yorulma gözleniyor. Belki de MB'nin daha düşük bir faiz politikasını sürdürmesi gerekiyor.İnşaat sektörü 2005 yılında işsizliğin patlamasını engellemiş görünüyor. Ancak zamanla bu sektör de normalleşmeye geçerse, işsizlik ne olacak? Üstelik tarımda yoksullaşma hızla yaygınlaşıyor ve AB süreci bu kesimde çalışanları daha da azaltacak.Özetle, içki yasağı gibi gereksiz konularla ilgileneceğine, hükümetin işsizlik konusunda bir şeyler yapması gerekiyor. Ekonomi yönetiminin karşı karşıya olduğu temel sorunun cari açık olduğu görünüyor. Bu doğru olsa da, tarımda çok ciddi sorunlar öteden beri sürüyor. Sadece tarım mı? Sosyal güvenlik açıkları artık milli gelirin yüzde 4.5'ine dayanıyor. Üstelik, bu düzeyde kalabilmesi için çaba gösteriliyor. Yoksa patlayıp gidecek. Ancak sosyal güvenlik sistemine ilişkin reform taslağı hâlâ Meclis'te bekliyor. hgunes@milliyet.com.tr