2001 yılının başında oluşan kriz ertesi yıl büyük ölçüde atlatılsa da, 2003 yılında bile sosyal dengesizlikler azalmadı. Hatta 2004 yılında bile bunun oluşmadığı görülüyor. Yıllar geçiyor, işsizlik oranı hiçbir biçimde düşmüyor. Aksine işsiz sayısı artıyor! Buna rağmen işsizlerin oylarını kapan Tayyip büyük destek görüyor! Ama kimlerden? Tabii ki, işsizlerden değil, tuzu kurulardan!Geçenlerde TÜSİADın Prof. Seyfettin Gürsel başkanlığında bir ekibe hazırlattığı "Türkiyede İşgücü Piyasasının Kurumsal Yapısı ve İşsizlik" başlıklı araştırması açıklandı. Rapor ilginç bulgular içeriyordu. Mesela işgücü arzının en az 30 yıl boyunca yüzde 3 kadar artacağı, karşılığında her yıl 500 bin yeni iş yaratılsa bile işsizliğin çok yavaş düşeceği belli. 2004 yılında gözlenen büyümenin istihdam yaratmaması nedeniyle de, bu tür bir büyümeden vazgeçilmesi öneriliyor.Raporun bir başka talebi ise, işgücü piyasasındaki katılıkların kalkması. Bunlar işgücü maliyetini yükselten yükler, iş arama ya da ücret belirleme mekanizmalarındaki aksaklıklar, nitelik uyumsuzluğu, ya da tazminatlar gibi unsurlar. Bu tür katılıklar, ya kayıt dışı istihdamı cazip kılıyor ya da işsizliğe neden oluyor.Gürsel ve ekibi dört politika önerisinde bulunuyor: Birincisi kayıt dışılıkla mücadele. Bunun için asgari ücretteki mali yüklerin azaltılması isteniyor. İkincisi, işgücü maliyetinin istihdama negatif etkisinin azaltılması gerekiyor. Çünkü rapora göre "Türkiye halen AB ülkeleri arasında göreli olarak en yüksek işgücü maliyetine sahip ülkelerden biri". Net ücretin yanı sıra, çalışan ve işverenin sigorta ödemeleri ve tazminatlar da maliyete sokulduğunda bu sav daha iyi anlaşılıyor. Üçüncüsü, ücretlerin belirlenmesinde ulusal (yani daha merkeziyetçi) bir sisteme geçilmesi. Dördüncüsü, iş arama sürelerinin kısaltılması için işgücünün nitelik kazanması, yani eğitim. Böylece piyasada talebe göre nitelik oluşmuş olacak. Tabii özel iş arama kurumları da soruna yardımcı olacaktır.Ancak, Gürsel ve ekibi en çok "istihdam dostu büyüme" üzerinde duruyor. Ve bunu da hizmet sektöründeki (kamu dahil) gelişmelere bağlıyor. Çünkü emek olan hizmet sektörü. Bütün bunlar güzel de, işsizliği doğrudan azaltacak sosyal politikaların tasarlanması gerek. Ancak bu hükümetin böyle bir niyeti yok. Ne doğrudan ne de dolaylı olarak işsizliği azaltma gibi bir hedef gözleniyor.İşsizlerin oylarını kapan Tayyip Bey gayet rahat. Ne de olsa Ramazanda fakir evlerde iftar açıp onların yüreğine suyu serpiyor!. Ancak iftar açarak işsiz iş bulsaydı, aç da doysaydı, ne ekonomi kitaplarına gerek kalırdı, ne de ne yaptığını bilen liderlere! hgunes@milliyet.com.tr 2001 yılında çok ciddi bir mali krizle karşı karşıya kaldık. Milyonlarca insan işsiz kaldı. Çok ciddi bir toplumsal tepki oluştu ve mevcut siyasal partilerle eski liderler tasfiye oldu. AKP de yeni bir oluşumdu. Halkın bir kısmı, özellikle yoksullar, bu oluşuma destek verirken umutlandı. İşsizler iş bulacak, köylüler refah bulacak sandı. AKP iktidara tırmandı. Gel gelelim gerçek çok farklı oldu.