Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

MÜSİAD’ın itirazına rağmen, gecikmeli bir biçimde hükümet IMF ile anlaşıyor. Önümüzdeki günlerde en çok bu konu tartışılacak. Çünkü tam bir çelişki yaşanıyor. Başbakan kalkıyor diyor ki “Kredi notumuz yükseldi.” Adama sormazlar mı, “O zaman neden gidip IMF ile anlaşma yapıyorsun?”
IMF ile anlaşmayı gerçekten pek beklemiyorduk. Bu anlaşma özellikle mali piyasaları epeyce etkileyecektir. Borsa oldukça şişik hale geldiğinden pek değişiklik olmayabilir. Bono piyasasında da düşüş sınırlı kalabilir. Nihayet enflasyon pek değişmeyecektir. Fakat kurda ciddi bir değerlenme sürecine hazırlıklı olmak gerekiyor. Belki de Merkez Bankası’nın bu kez daha yüklü döviz alımlarını gerçekleştirmesi gerekebilir.

Haberin Devamı

Perşembenin gelişi
Hafta içinde cari denge verileri açıklandı. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur. Kasım ayı dış açığı 1.5 milyar dolar olmuş ve 11 aylık cari açık 10 milyar dolara yaklaşmış. Dış açıktaki daralma bir süredir tersine dönmeye başladı. İthalat (yavaş da olsa) artmaya başladı. Üstelik ekim ayında ihracat 11 milyar dolar kadardı. Kasımda 10 milyar doların altına düşmüş. Öyle anlaşılıyor ki, 2009 yılını 11 milyar dolarlık bir dış açıkla kapatacağız. (Bu da öteden beri bizim beklentilerimiz düzeyinde.) Fakat 2010 dış açığı ise çok daha büyük olacak. Bizim beklentilerimiz 25 milyar dolardan az değil.
İşte bu nedenle de IMF ile anlaşma büyük önem taşıyor. Çünkü hükümetin dış açığı azaltma yahut da büyümenin motorunu iç talepten, dış talebe doğru çevirme gücü ya da vizyonu yok. 7 yıldır bunu sergileyemediler. Enerji bağımlılığı nedeniyle Türkiye ciddi bir dış açık sorunu yaşamaya devam ediyor.

Tüketim artıyor
Pazartesi günü CNBC-e Tüketim Endeksi de açıklandı. Bu veri iç talebi izlemek bakımından gayet önemli. Haziran ayından bu yana Tüketici Güveni düşüyordu. Fakat aralıkta mevsimsel düzeltilmiş tüketim endeksi yüzde 6’dan fazla arttı. Gerçi gıdada artış yok ve ev eşyasında yüzde 5 düşüş var, fakat giyimde yüzde 3.6’lık bir artış var. Araba ve bazı dayanıklı tüketim malları da daha fazla satılmış. Fakat yanılmamak gerek, Aralık ayında Tüketici Beklenti Endeksi siyasal gerginlikler nedeniyle yüzde 4.5 düşerken, Tüketim Eğilimi Endeksi yüzde 2.4 yükselmişti.
Sanayi üretimi mevsimsel ve takvim etkisinden arındırılmış biçimde yayımlandı. Ekim ayının rekoru kasımda da korunmuş. Bu bile bizce önemli. Fakat önemli olan bunun ne denli ve nereye kadar süreceği. Zaten tartışma da burada odaklanıyor. Şu kadarını belirtelim ki, küresel kriz çıkmadan önceki sanayi üretim değerinin en yüksek olduğu ay 2008 Mayıs’ıydı. Oysa o tarihe göre sanayi üretimi hâlâ yüzde 15 daha düşük.
Bu da bizim yorumumuzu onaylıyor; 2010 yılında büyüme oluşacak ama 2006 düzeyinde bir ekonomik canlılığa daha çok var. Şimdilik krizde kaybettiklerimizi toplamaya çalışacağız. IMF’nin de buna yardımcı olması bekleniyor. Ama unutmayalım ki, 2001 krizi bir IMF anlaşmasının ortasında patladı.