Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge 2008 yılının bütçe parametreleri belli oldu. İzlenecek para politikasının ana hatları da sıklıkla Merkez Bankası tarafından ifade ediliyor. Bu politikalar doğrultusunda (uluslararası konjonktürde ve siyasal düzende) önemli bir değişiklik olmadığı takdirde büyümenin 2007 yılına göre yükselmesini beklemek doğru olmaz.Önce 2007'yi değerlendirelim. Büyümenin asıl motoru elbette yatırımlardır. Yatırım yapabilmek için de çoğu kez sermaye malı ithal etmek gerekir. Yatırım malları ithalatı 2002 yılında yüzde 21, 2003 yılında yüzde 35, 2004 yılında yüzde 54 artmıştı. Böylece olağanüstü bir büyüme performansı ortaya çıkmıştı. 2005 yılında ise bu yüzde 17'ye, sonra 2006'da yüzde 8.7'ye düştü. Kaldı ki, toplam özel yatırımlar 2004 yılında yüzde 32 artmıştı. 2005 yılında bu artış yüzde 24'e, 2006 yılında yüzde 17'ye düştü. Bu yıl da yüzde 7'nin altına ineceği görülüyor. Kısacası, 2005 yılından bu yana yatırım eğilimi düşüyor. 2006 yılında Türkiye ekonomisinde milli gelir yüzde 6.1 büyümüştü. Bu yıl ise bunun düşmesi bekleniyor. Kimi uzmanlar yüzde 5'in üstünde bir büyüme performansını beklerken, kimileri de bunun aşılmasının çok zor olduğu kanısını savunuyor. Bu yıla gelince.. Ocak-ağustos döneminde yatırım malları ithalatı geçen yıla göre yüzde 8.7 büyümüş. Bu artış mayıstaki küresel mali dalgalanma sonrası hatta para politikasının iyiden iyiye sıkıldığı dönemde bile daha yüksekti. Kısacası, yatırım eğilimindeki düşüş sürüyor. Zaten kredilerdeki genişlemenin yavaşlamasından da bu anlaşılıyor.Ülkemizde ne yazık ki, öteden beri iç tüketim büyümenin ana motoru olmuştur. Bu tüketim hem ithalat gerektirdiği, hem de üretim kapasitesini genişletmediği için sürdürülebilir değildir. 2002 yılından 2005 yılına dek iç tüketimdeki büyüme hep milli gelirdeki büyümenin üstünde seyretmişti. 2006 yılında bu tersine döndü. Özel tüketim harcamaları 2004 yılında yüzde 10, 2005 yılında yüzde 9, 2006 yılında yüzde 5 artmıştı. 2007 verilerine baktığımızda ise bunun büyük ölçüde durağan olduğu görülüyor. Zaten tüketim malları ithalatı da ilk 9 ayda yüzde 4 artmış. CNBC-e'nin derlediği tüketim endeksine baktığımızda da mayıstan bu yana giyim ve ev eşyasından kaynaklanan bir toparlanma görülüyor. Ama bu gayet sınırlı. Demek ki, bu yıl tüketim de büyümeyi harekete geçirecek bir enerjiye sahip değil. Yatırımlar sürekli düşüyor Sonunda elimize büyümeyi harekete geçirebilecek bir tek dış talep ya da ihracat kalıyor. Gerçekten 2007 yılının ihracat performansına baktığımızda yüzde 25'e yakın bir artış gözleniyor. Bu son derece önemli... Ancak bu artış tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Euro ağırlıklı ihracatın dolar bazındaki ifadesinde bu denli bir artış var. Buna rağmen bu yılın büyümesini büyük ölçüde ihracat sağlıyor. Fakat içinde bulunduğumuz güçlü YTL sendromundan kurtulmadıkça bu da uzun soluklu olamaz...Şimdi gevşeyen mali disiplin sonrası, para politikası gevşetiliyor. Bu durumda büyümenin artıp artmayacağı merak edilebilir. Bizce bu iç tüketimi artırsa da dış açık da büyüyecektir. Özetle, hükümetin tahmin ettiği yüzde 5'lik büyümenin bu yıl elde edilmesi oldukça zor. Gelecek yıl da ancak daha fazla dış açıkla elde edilebilir. hgunes@milliyet.com.tr Tek çare ihracat ama...