Hindistan bu doğrultuda bazı reformları gerçekleştirmiş durumda. Katma değer vergisi oranlarının değiştirilmesi, tüm kamu hizmetleri fiyatlandırılması ve mali disiplinde sorumluluk. Ancak asıl önemlisi, uzun vadede kalkınma hamlesini besleyecek sosyal reformların ele alınması. Asya'nın uyanan devi sadece Çin değil. Arkadan hızla gelen bir Hindistan var. Çok yüksek bir büyüme hızı yakalayan bu ülkenin elbette ekonomik sorunları yok değil. Yüksek kamu açığı, katı emek piyasası ve mali sistemdeki yetersizlikler bunların başlıcaları. Bugün Hindistan'da 108 milyon çocuk okula gidiyor. Ve bu, Çin'den sonra en büyük rakam. Bunun ileride ne anlama geleceğini şimdiden kestirebiliriz. 1950'li yıllarda Hindistan'da yoksulluk nüfusun yarısını aşıyordu. Artık bu yarıya indirildi. Ortalama ömür 49 yıldı, şimdi 63. 1960 yılında ortalama çocuk sayısı 6'ydı, şimdi 3. Beş yaşın altında ölümler 15 yıl önce yüzde 12'ydi, şimdi yüzde 8'in altında. 1990 yılında ilkokullaşma oranı yüzde 68'di, şimdi yüzde 82. Ortaöğrenim sahibi nüfus yüzde 44'tü, şimdi yüzde 50. Kadınlar arasında okuma yazma oranı on yılda yüzde 36'dan yüzde 45'e çıktı. Birdenbire büyüme oranının yükselmesinin ardında, daha önce ele alınmış bu sosyal reformları görmek gerekiyor. Hindistan'ın bilgi teknolojilerinde olsun, yoksulluğun ortadan kaldırılmasında olsun bu reformlar işin altyapısını oluşturdu.Elbette yoksulluk tamamıyla ortadan kalkmış değil. Hele coğrafi nitelikte. Attar Pradeş, Bihar, Madya Pradeş gibi bölgeler hâlâ çok yoksul. Dünya Bankası'nın yoksulluk göstergesine göre (günlük 1 dolardan az geliri olanlar) 540 milyonluk ülkenin 390 milyonu yoksul. Zaten bu nedenle Dünya Bankası kredi musluklarını açmış. 13 milyar dolarlık sosyal amaçlı kredinin yarıdan fazlası enerji ve altyapı alanına giderken, geri kalanı da insani kalkınma ve tarımsal gelişme için tahsis edilmiş. 108 milyon çocuk Çin ile Hindistan'ın temel farkı, nüfusun eğitim düzeyi. Çin'de yoksulluk yahut okuma yazma bilmeyen pek olmasa da, bilgi teknolojileri üretebilecek bir nüfusu da yok. Çin'de nüfus frenlenmişken, Hindistan'da artış sürüyor. Nihayet, ekonomik olarak olmasa da, sosyal ve kültürel olarak dünyaya çok daha açıklar. Bu da son derece önemli.Şimdilik Çin ucuz emekle dünyayı kasıp kavursa da, sonunda hem kendi ülkesinde emek pahalı hale gelecek, hem de şimdilik ülkesine giren yabancı sermaye zamanla kâr transferlerine başlayınca dış dengede sorunlar oluşacak. Kaldı ki, ucuz emeğe dayalı bir kalkınma modeli de olamaz. Ancak bilgiye dayalı kalkınma modelleri sürdürülebilir. Kuşkusuz, hizmet ihracatında Hindistan'ın başarısının ardında İngilizcenin resmi dil olması yatıyor. Nitekim, birçok gelişmiş ülke şirketlerinin çağrı merkezleri bu ülkeye taşınıyor. Türkiye'nin şimdilik bu ülkeyle dış ticareti 500 milyon dolar kadar. Yani toplam içinde yüzde 0.5 bile değil. Ancak dev uyanmadan, bunu artırmak çok önemli. Çin istilasına hazırlanamadık, bari Hindistan'a hazırlık yapalım. hgunes@milliyet.com.tr Bilgi birikimi önemli